Kitabın kendine bağlayıcı,akıcı ve sürükleyici bir özelliği var. (Lakin 1895'te yazılan ilk realist roman olmasına rağmen bu eserin latin harfleri ile ilk baskısı 1940 yılında yapılmıştır.)
Gerçi 1895'te Servet-i Fünun yayımlanmış sonraları (1898) eski harflerle kitap haline gelmiştir.
Kitabın dili beni birazcık zorladı. Çünkü; Osmanlıca ve arada Fransızca kelimeler verildiği için kitabın dili biraz ağır olmuş...
Kitap batı hayranlığı, dış görünüşe önem verme, maddiyatçılık, önyargılı davranma, alafranga bir yaşam vb. gibi tanzimat döneminde sık görünen sorunlar ele alınmıştır.
Kitabın konusu
Bihruz Bey maddiyatçı, saf(her yalana çabuk inanan), savurgan ve bu savurganlığı başına çok şey açıcak olmasına rağmen gösterişe önem verdiği için borçlanıp kendi sonunu hazırlayan kibirli olmasıyla birlikte dış görünüşe önem veren, insanları dış görünüşü ile yargılayan birisi olduğu için önüne çıkan Fransız, genç ve zenginmiş gibi giyinen Periveş Hanım'a aşık olup kendi kendine gelin-güvey olarak, onun peşinde takılıp en sonunda hayal kırıklıkları içerisinde son bulduğu aşk hikayesini anlatıyor.
Kitabın anlatmak istediği
Bihruz Bey'in Periveş Hanım'a olan aşkını anlatmaktan çok; Tanzimat Dönemi aydınlarına(!) ve Anadolu kültüründen koparak Alafranga(batı) kültürünü benimseyen ama bu kültürü de özümseyemeyen, özenti, entelektüel geçinen ama gerçekte sonradan görme olan maddiyatçı ve önyargılı insanlar için yapılan mizahi ve ironik bir eleştiri özelliği taşımaktadır.