479.sayfa ve kitap biter. Emine'nin ağzı bir karış açık kalır.. Saniyede " Böyle olmamalıydı, hayır, nasıl?, neden?, kim ? " kelimeri beyninde uçuşmaya başlar..
Kitabı okuduğum süreç boyunca tüm nöronlarım artık şaşırma yetisini yitirmişti ama son sayfalarda nasıl hareket edeceklerine karar verememiş olmalılar ki bir çok duyguyu aynı anda yaşattılar.
İlk kitap Pia Mater ile tanıdığımız karakterlerin yanına eklenen yeni karakterler, olayların kurgusu, bilim insanlarının bulgularının net şekilde açıklanarak aktarımı, bilim için verilen emek, bilim uğruna kaybedilen muazzam beyinler. Etkilenmemek imkânsız..
Başlangıçta yazar yine beni en ince çizgide yakaladı. " Sarılma sonucu oluşan oksitosin hormonunun ne kadar mucizevi bir hormon olduğunu çok iyi biliyordu. " dedi ve sarılarak yaralarımızın nasıl bu kadar hızlı soğuduğunu ispatladı..
Şimdi beynimin içindeki o sevimli küçük arkadaşları büyük bir handikap bekliyor...
Bir köşeye çekilip serinin üçüncü kitabını hiç ses çıkarmadan beklemeyi başarabilecekler mi ???
Deneyimlemenizi çok isterim...