“Çoğu zaman, kendi hayatımın içinde nefes alamaz gibi hissediyorum. Sadece varlık gösteriyorum sanki. Ama seninleyken öyle değil. Seninleyken temiz, taze hava soluyor gibiyim. Kendimi canlı hissediyorum.”
Kitabımız India’nın soğuk bir ilişkisi olan annesinin evlenmesiyle Boston’a taşınmalarıyla başlıyor. India, burda kendine yeni bir düzen kurmalı, kimseye güvenmemeli, sırlarını kendine saklamalı. Peki bu sırların müstakbel üvey kız kardeşinin erkek arkadaşıyla paylaştığı ortak noktaları olduğunu keşfederse ve aralarındaki çekime karşı koyamazsa?
Lise hayatı çok zor, herkesin bir sırrı var ve kimse göründüğü kişi değil.
India, Finn, Eloise… Hepsi de çok güçlü karakterlerdi. Nereden gelmiş olursan ol, hayatın daima görünmeyen bir yönü, kimsenin bilmediği sorunların ve mücadelelerinin olabileceğini çok güzel göstermişti. Hepsine tek tek sarılasım geldi. Sanırım tek beni rahatsız eden ve puan kırmama sebep olan yer sonuydu. Çünkü olaylar her ne kadar çözümlenmiş olsa da okuyucuya bırakılmıştı. Ve bu tip açık uçlu sonlar malesef bana göre değil. Bir iki sayfa daha olmasını isterdim. Onun dışında çok beğendim.