“Kutsal” ya da “tanrısal” olduğuna inanılan ağaçların en önemli özelliği, üç kozmik alan (yer altı, yeryüzü ve gökyüzü) arasında bağlantı kurmalarıdır. Bu özelliklerinden dolayı onlara, hemen hemen dünyanın her yerinde “kozmik ağaç” ya da “hayat ağacı” denir.
Bu tür ağaçlar, insanoğlunun inanış ve düşünüş dünyasında “tanrı ile irtibat kurma”, “şifa”, “dilek” ve “cennete ulaşma” gibi anlamlar taşırlar. İnsanlar, bu tür ağaçların yanında Tanrının tezahür ettiğine, orada Tanrıyla irtibat kurduklarına, O’na yakardıklarına, dilekler dilediklerine ve şifa bulduklarına inanırlar. Ardıç ağacı da “kutsal” ya da “tanrısal” olduğuna inanılan ağaçlardan biridir [1].
Bir gün ağacın dibinde uyuyakalan Ardıç Ağacı Altında romanının baş karakteri Erkan Sipahi, bir rüya görür. Rüyasında, Ardıç ağacı onu sarıp sarmalamış ve kulağına: “Günahı terk etmek, tövbe etmekten daha kolaydır” demiştir.
Şaşkınlıkla uyanan Erkan’nın ağzından bir anda: “Artık günahlarla cebelleşme vakti bitti, iyiliği, doğruluğu ve erdemi harekete geçirme vakti geldi!” sözleri dökülür. Erkan’ın hayatında yeni bir dönem başlamaktadır.
Kaynak: [1] Türk Kültüründe Ağaç Kültü, Pervin Ergun, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 3. Baskı, 2017.