Katliam ve Soykırımın Siyasi Kullanımları

Arındırma ve Yok Etme

Jacques Semelin

Arındırma ve Yok Etme Sözleri ve Alıntıları

Arındırma ve Yok Etme sözleri ve alıntılarını, Arındırma ve Yok Etme kitap alıntılarını, Arındırma ve Yok Etme en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Naziler, iktidarı ele geçirir geçirmez, kitle iletişim aracı olarak stratejik önemini derhal kavradıkları radyo başta olmak üzere, medyayı neredeyse tamamen denetim altna alırlar. Yayıncılık etkinlikleri derhal devlet denetimine tabi kılınır ve gazetecilerle, yazarlarla vb. ilgili meslek odaları kurulur. Böylece herkes devlete tabi hale gelir: Oto sansür kaçınılmazdır.Propaganda bakanlığına getirilen Goebbels "Herkes kendi çalgısını çalabilir, yeter ki aynı müziği icra etsinler" der. "Alman halkı"na ihanetle suçlanan bir gazeteci, yargılanma olsun olmasın, kendini derhal hapishanede bulur. Böylece totaliter bir propaganda sistemi kurulur.
Sayfa 102 - İletişimKitabı okudu
" Propaganda, ait olunan gruptan yola çıkarak herkese "yaşamsal'' mış gibi gösterilen bir dünya görüşünü dayatmayı hedefler. Halkın duygusal açıdan kuşatılmasını, ideolojik kuşatma izler. Bunlar birbirinden ayrılamaz: İkisi de zihni ele geçirme girişimidir. Propaganda, her bir bireye kendi dünya görüşünü "nakşetmek" için korkuyu ve endişeyi besler. Bize, "Sizi ister memnun etsin ister etmesin, artık düşünülmesi gereken bu: İşte bizim yeni kılavuzlarımız," der. "Bizimle" misin, "bize karşı" mı?
Sayfa 101 - İletişimKitabı okudu
Reklam
"Korku, gerçek korku şiddetli bir delilik anıdır; tüm deliliklerimiz içinde en zalimi odur. Onun hızına hiçbir şey yetişemez, hiçbir şey onun yarattığı sarsıntıyla başa çıkamaz. Korkuya benzer bir duygu olan öfke ise sadece geçici bir durumdur, ruhsal gücün dağılmasıdır. Üstelik kördür. Oysa korku bunun aksine, ilk endişe dalgasını savurmuş. olsanız bile, nefretle birleşerek en katı psikolojik bileşenlerden biri haline gelir."
Sayfa 65 - İletişimKitabı okudu
Nazi toplama kamplarının ilk zamanlarda siyasi, sosyalist ve komünist muhalifleri hapsetmek için inşa edildiğini hatırlıyor muyuz?
Sayfa 49 - İletişimKitabı okudu
Aslında bir Hitler'in, bir Milosevic'in, bir Kayibanda'nın iktidarı elde eder etmez onları iktidara taşıyan "fikirleri" unuttuğu akla gelebilir. Amaçlarına ulaşan siyasi önderlerin programlarındaki en ölçüsüz ya da en demagojik iddialan terk etmeleri tarihte ilk defa görülen bir şey değildir. Ama sorun bu değil: Bizim konumuzla ilgili olarak bakıldığında, bu "unutuş" anlaşılmaz bir hal almaktadır; çünkü iktidara yürüyüşleri, koruyuculuğuna soyundukları "halkla" kurdukları ve duygulara hitap eden bir ilişki üzerine temellenmiştir. Bu liderlerin "öbürlerine" karşı "biz"in savunucuları olmak istemeleri, kendileriyle çelişmeleri anlamına gelir. Halk onların söylemlerine ister -tümden ya da kısmen inansın ister inanmasın, onlar tanrısal bir vahyi ilettiklerini düşünürler. Beyan ettikleri şeyi gerçekleştirmek zorunda olan bir "kahin" havası takınırlar. Adeta tehdidi bulup ortaya çıkarmak, önceden sezmek, gerektiğinde üretmek ve son olarak da yok etmek için "yaratılmışlardır". "Biz"in koruyucuları olma meşruiyetini daima kargaşa ortamından alırlar.
Sayfa 98 - İletişimKitabı okudu
Büyük toplumsal gerilim anlarında, tüm üçüncü kişiler geçersizleşir ve çelişki durumu hem fiziksel hem de hayali dost-düşman çatışmasına indirgenir. Bu tümüyle düşman "mutlak Öteki"nin temsili, onun farklılığının özleştirilmesine bağlanır. "O" artık "biz" ile hiçbir ortaklığa sahip değildir. "Farklılığın" sembolik sının tümüyle geçit vermez bir hal alır. Bu Öteki, tümüyle farklıdır ve aslında artık tam anlamıyla insan dahi değildir.
Sayfa 73 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Sigmund Freud "küçük farklar narsisizmi" üzerine çalışmasında bu paradoksu anlatmıştır. Freud, insanların -hepsi de birbirine benzer biçimde- küçük farklılıklara fazlaca önem vererek kendilerini diğerlerinden farklılaştırmaya çalıştıklarını saptamıştır. Bu farklılıkların önemini abartırlar ve bu girişim, insanlar arasındaki düşmanlığın nedeni haline gelir. Böylesi bir eğilim tam anlamıyla narsistik niteliktedir:
Sayfa 47 - İletişimKitabı okudu
(Almanya' yı 1930-3 1 yıllan arasında derinden etkileyen ve milyonlarca kişinin işsiz kalmasına neden olan 1929 Bunalımı) Alman kamuoyunu, aşırı uçlardaki siyasi kutuplara (komünizm ve nazizm) doğru kuvvetle iter. Hitler de stratejisini krizden en ağır biçimde zarar gören üç kesim yani işsizler, çiftçiler ve orta sınıflar üzerinde yoğunlaştırarak tam bir siyasi manevra olanağı yakalar. Gittikçe yükselen işçi hareketlenmesi karşısında, polisin yerini vurucu birlikler, bir savaş kahramanı (ve 1919'da Bavyera' da gönüllü kıtalann komutam) olan Ernst Röhm'un komutasındaki SA' lar alır; hem de kanlı çatışmalar pahasına:
Sayfa 91 - İletişimKitabı okudu
Eski Bosnalı Sırp cumhurbaşkanı Biljana Plavsic, duruşma sırasında "Bir daha asla kurban olmama takıntısı bizi cellatlara dönüştürdü"...
Sayfa 267 - İletişim Yayınları
Devletin Şiddeti...
Devlet artık katillerin koruyucusu, celladın ta kendisidir. Peki, öyle bir durumda onun şiddetinin önüne kim geçebilir?
Sayfa 110 - İletişim Yayınları
Reklam
Ruanda...
Dünya ilk defa bir soykırım gerçekleştirilmesini neredeyse "canlı yayından" takip etmişti. Bu durumda, "Bilmiyorduk" demeleri mümkün değildi.
Sayfa 203 - İletişim Yayınları
Örneğin, 1992 yılında Bosna savaşı sırasında tecavüz merkezlerinin olduğunun ortaya çıkması, kimilerini burada kitlesel tecavüzlerin planlandığını ve gerçek bir vahşet siyaseti izlendiğini söylemeye itmiştir. Zamanla bunun abartılı bir ifade olduğu kabul edilmeye başlamıştır. Bosna'nın pek çok bölgesinde, özellikle de Sırplar tarafından ve Müslüman kadınlara tecavüzün teşvik edildiği hatta organize edildiği de bir gerçektir.
Sayfa 361 - İletişim Yayınları
"Tavşan Kafesi Teorisi"
Çok fazla sayıda tavşan kapalı bir alana konduğunda, tavşanlar kendileri için daha fazla yaşam alanı yaratabilmek için birbirlerini öldürmeye başlarlar.
Sayfa 25 - İletişim Yayınları
"İktidarın tepesinde katliamları planlamak başka şey, dağlık yerlerde köylüleri cinayetlere iştirak ettirmek başka şey."
Sayfa 258 - İletişim Yayınları
Avrupalı Uygardır Ama...
1995 yılı Temmuz ayında Srebrenitsa'da, General Mladic'in Bosnalı Sırpları, yaklaşık 8.000 Bosnalı Müslüman'ı (özellikle de erkekleri) öldürdüğünde, Avrupalıları katledenler yine Avrupalılardı.
Sayfa 26 - İletişim Yayınları
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.