Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Arkeolojinin Delikanlısı Muhibbe Darga

Emine Çaykara

Arkeolojinin Delikanlısı Muhibbe Darga Sözleri ve Alıntıları

Arkeolojinin Delikanlısı Muhibbe Darga sözleri ve alıntılarını, Arkeolojinin Delikanlısı Muhibbe Darga kitap alıntılarını, Arkeolojinin Delikanlısı Muhibbe Darga en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Kendimizden önce ne olup bittiğinden habersiz bulunmamız, her zaman çocuk kalmamız demektir..”
Sayfa 22 - Türkiye İş Bankası Yayınları, 1. BasımKitabı okudu
“ Belirtmeseniz de kültür tarihçiliğiniz dikkat çekiyor. Hem belli kişiler okusun diye yazmıyorum, diyorsunuz. - İlk olarak ‘Eski Anadolu’da Kadın’ kitabımla yaptım bunu. 50 yaşıma geldiğimde kararımı vermiştim, ben saf arkeolog, saf hititolog olmayacağım diye.. Veriler önemlidir. Yalnız dil belgeleriyle çalışmayacağım, benim için dil ve arkeoloji verileri önemli, ben kültürü, insanı ortaya çıkaracağım, dedim. Fransa’da bilinçlendim ve herkes okusun diye yaptım. Okudu da..”
Sayfa 379 - Türkiye İş Bankası Yayınları, 1. BasıKitabı okudu
Reklam
“Kitaplarınızı, makalelerinizi Türkçe yazmanız, dikkat çekici, herhalde dil bilmeyenleri düşündünüz. -Niye Türkçe yazdım, ben sana söyleyeyim. Yazı yazmaya başladığım ilk senelerde, doktora ile lisans arasında ya Frasnsızca ya Almanca makaleler yazdım, Dupont - Somer’le ortak yazımız vs. , hep yabancı dilde. Bu arada Ekrem Bey müthiş yayın yapıyordu ve hepsi Batı dilindeydi. Hiç Türkçe yayın yok, çocuklar kitapları önlerine alıyor, yarı buçuk anlıyor. Hangi ders kitabı vardı sizin zamanınızda Türkçe olarak? “
Sayfa 366 - Türkiye İş Bankası Yayınları, 1. BasımKitabı okudu
Evlilikte kadın hiçbir zaman “özne” olmuyor, hep “obje” olarak kalıyor.
Yaşamaya Direnmek: Üniversite
“.. mutsuzum, taşikardilerim sürüyor. O sıralar beni etkileyen iki kitabı unutamam. Biri Attila İlhan’ın kitabıydı ve şöyle diyordu bir şiirinde: ‘inadım nagant gibi, koltuğumun altında, yaşamaya direnmek ne demek bilir misin’ düsturum oldu benim..”
Sayfa 225 - Türkiye İş Bankası Yayınları, 1. BasımKitabı okudu
evkaf memuru
Bir de çok canımı sıkan bir şey vardı, bize tamamıyla "evkaf memuru " muamelesi yapıyorlardı. Benim sevgili şairim Orhan Veli'nin tabiriyle evkaf memuru . . . Saat dokuzda geleceksin, beşte gideceksin.
Sayfa 312Kitabı okudu
Reklam
Bir ülkede ekonomik refah olursa halk her şeye ilgi duyar; insanların yiyecek ekmeği vardır, evinde aşı vardır, başını sokacak yeri vardır. Şimdi bu ekonomik krizlerde oradaki köylüler bizi nasıl görüyor biliyor musun? Devletin parasını eski gavur mezarlarına sarf eden insanlar olarak görüyor.
Geçmişini bilme, bir anlamda kendi benliğini tanımak. Bu olgu, toplumların, devletlerin hayatlarında ve sürekliliğinde gerekli olan temel öğelerden biri.
O kadar büyük ve birbirini izleyen ve etkileyen, bu etkileşimlerin süzgeçten geçtiği bir kültür dünyası ancak Anadolu’ da var, o bakımdan biz çok önemliyiz.
Reklam
ben öldüğüm zaman ruhum sana bu kuşlarla gelecek
Onunla ilgili bir anımı anlatmak isterim. Teşvikiye'de otururken karlı bir kış günü bana gelmişti. Bir kırmızı gülle çıkageldi. Çay ikram ettim. Beşinci katta oturuyordum. O sırada pencereye güvercinler geldi. Orhan Peker bana dedi ki, "Bak ben öldüğüm zaman ruhum sana bu kuşlarla gelecek!.." Bunu bana söylediğinde hasta değildi. Bu sözleri bana şaka gibi geldi. Yıllar sonra Bahariye' deki evimin pencerelerine yine kuşlar geliyor.
Sayfa 292Kitabı okudu
OKUMAKTIR
Diyecek söz bulamıyor insan. Hocam sizi daha fazla üzmeden son söz olaraksöylemek istediklerinizi alalım . . . - Bundan sonra en büyük arzum, eğer Hades (yeraltı tanrısı) kolumdan tutup beni valse davet etmezse önce Şemsiyetepe nihai yayınlarını yapmak. Sonra Hitit kraliçesi Puduhepa ve Palmira kraliçesi Zenobia'nın yaşamlarını kaleme almak . . . Zaten Puduhepa için kalemler çoktan yontuldu. Bu güzel söyleşimizi, birlikteliğimizi bitirirken beni çok etkileyen, kendimi bulduğum iki tümce okumak istiyorum. Değeri az bilinmişlerden Prof. Mehmet Kaplan'ın "Edebiyatımızın İçinden" kitabı iki sene evvel geçti elime. Erzurumlu bir halk hikayecisi, Behçet Mahir Usta'yla ilgili. Behçet Mahir Usta okuma ve yazma bilmiyor. . . Bir kahvede sohbet esnasında şöyle söylüyor: "Aşk, ilmin yarısıdır gurban". Kahvedeki gençlerden biri ona soruyor: " Öbür yarısı nedir? " Behçet Mahir Usta cevap veriyor: "Okumaktır. "
Sayfa 387Kitabı okudu
protest
28 Nisan 1960 olaylarını biz üniversitede Edebiyat Fakültesi'nin pencerelerinden izledik. 1960 yılının Nisan-Mayıs aylarındaki hareketli günleri, bizim için çok büyük bir olaydı. Geçenlerde Bütün Dünya dergisinde gazeteci-yazar Mete Akyol'un bir yazısını okudum, o kadar iyi anlatmış ki o günleri . . . Okumak isterim. (Dergiyi getiriyor) "Bambaşka bir Türkiye'nin başlatıldığı o 1 960 yılının baharında Türkiye'de 'manzara-ı umumiye' şöyleydi: İktidardaki Demokrat Parti, ters çıkışlarıyla demokrasiyi zedeliyor, muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi ise sert çıkışlarıyla onu zedeleyerek, demokrasiyi Demokrat Parti'den kurtarmaya çalışıyordu. O yıllarda bugünkü gibi televizyon yoktu. O nedenle en etkin 'demokratik silah' olarak bu savaşta üniversite öğrencileri kullanılıyordu. Bu silahı kullanmak için özel bir eğitim ya da deneyim gerekmiyordu. 'akıl' yerine 'duygu'yu tetikleyebilen hemen her kişi ya da kuruluş, bu silahı kolaylıkla, hem de alev alev ateşleyebiliyordu. Tetiğimiz çekilir çekilmez atıyorduk kendimizi ya İstanbul'da Beyazıt Meydanı'na ya da Ankara'da Kızılay Meydanı'na ve . . . Başlıyorduk hep bir ağızdan protestolarımıza.
Sayfa 211Kitabı okudu
Vandal
Üzerinde tavuk çiftlikleri, çöplük, berbat siteler, kahveler olan tarihi yerler . . . TAY, belli bir döneme ait Tahribat Raporu'nu çıkardı, fotoğraf sergisi bile düzenlediler, inanılmaz bir bilinçsizlik. - Yaa. Acaba bizim Şemsiyetepe'de ne var ? Tabii ki hiçbir zaman tam kurtarılmıyor. Yalnız para değil, bu bir ekip işi. Eskişehir'den telefon geldi, bizim höyüğün üzerinden üç greyder geçmiş, üç muazzam çukur açmışlar. Düşünebiliyor musun? Höyük paramparça ediliyor. Orada kocaman bakanlığın tabelası var, her yaz kazı yapıyoruz. - Umurunda değil. - Kimsenin umurunda değil. Greydercinin başındaki mühendis, yetkili elemandır. Proje vardır, onlar da uygulayıcıdır. Sormadan böyle bir şey yapamaz. Yine biz sahip çıktık, Kültür Bakanlığına yazı yazdık, ama bürokrasi yavaş gidiyor. Höyük üç sahipli, daha evvel söylediğim gibi . . . Son havadis bu, sinirin bozulmaz mı? Tepen atmaz mı?
Sayfa 386Kitabı okudu
okumak tercihtir
Tabii ben de ilgi duyarak, severek okuyordum. Benim ailemden, bir annem okudu, bir de ben okudum. Belki halam da okudu zamanında, bilemiyorum. Ama erkek kardeşim eline a lmazdı bunları. İnsana bunlar duygu zenginliği, mutluluk, hayata bağlılık veriyor. Ben kitapsız yaşayamam, yani züppelik filan değil bu.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.