Oyunculuğunu beğendiğim Sevinç Erbulak'ın sosyal medyasında paylaştığı fotoğrafların altına yazdıklarını da beğeniyorum. Acaba kitap yazmayı düşünmüş müdür diye düşünürken ben, meğer ikinci kitabı raflarda yerini almış.
ArtıkAranmayanlar Gezegeni kitabının ilginç bir kurgusu var. Hikaye zamanında kullanılmış türlü eşyaların, kopan, kırılan parçalarının toplandığı belki de terk edildiği, unutulduğu bir gezegende başlıyor. Orası boş kutuların, taşları düşmüş yüzüklerin, kırılmış tarakların, yarısı yanmış fotoğrafların ve daha bir sürü eksik, yarım kalmış şeylerin olduğu bir yerdir.
İşte böyle bir yerde palyaço şeklindeki bir kolyenin sağ koluyla, gözden düşen bir göz bebeği karşılaşır. Sağ kol yeni gelmiştir, gözbebeği ona eşlik eder. Bir binanın odalarında yıllar önce yaşamış insanların yazdığı mektupları bulur ve okumaya başlarlar. O mektuplarda kopup geldikleri dünyada aşkların, kavgaların, yarım kalanların, hiç başlamayanların, haksızlıkların, yalnızlıkların, küsenlerin, affedenlerin olduğu insanların hikayelerini okurlar.
İçinde birbirinden farklı, ama anlatmak istedikleriyle birbirine benzeyen hikayelerin olduğu bir roman ArtıkAranmayanlar Gezegeni. Ben Sevinç Erbulak'ın dilini sevdim.