Bir Orta Avrupa kentindeki müzik festivalinden Diyarbakır' daki , Cizre'deki yıkıntılara uçuyor. Frankfurt'taki bir konuşmadan, darbe gecesi harbiyeye konuyor. Hayatın bütün karanlık köşelerinde , ne kadar ürkütücü kıpırtı varsa tanık oluyor ve bu şiddetli gerçekliği, elini cayır cayır yakacaksa da şiddetsiz , tarafsız, tekrarsız, yeniden ve yeniden kurguluyor.
.
Sanki bir kâhin, gözlerine eş ettiği bir kuşun gözlerinden görüyor yaşananları. Ölümlere, kıyımlara, esarete açılan gözlerin yaktığı ateş yakarken etini, kuşun kanadının altına dolan hava yanık kokusunu uzaklara taşıyacak bir rüzgâra dönüşemiyor.
Yüksek bir dağ başında, sırtı okuyucuya dönük...Ne zaman kapatsa gözlerini ne zaman kuşun gözünden aralanan dünyaya baksa gözlerinden gözyaşı değil kan sızıyor...
.
Aşk Erdoğan' ın 2010- 2016 yılları arasında Radikal ve Özgür Gündem gazeteleri ile Karakarga Dergi' de yayımlanan yazıları, daha önce Fransa'da kitaplaştırıldı.
Daha önce Kabuk Adam, Taş Bina Ve Diğerleri, Hayatın Sessizliğinde,
Mucizevi Mandarin kitaplarını okumuştum. Artık Sessizlik Bile Senin Değil kitabını ayrı bir sevdim ama
"Kan rengi, kül rengi bir şeyler var bu dünyada, tamamlanmayan, sahipsiz kalan... Tamamlanmamış hayatlar, çok erken sahipsiz bırakılmış düşler, devralınmış, devredilmiş yazgılar var bu dünyada... Hep ama hep geç kalan sözcükler..."
Sizin sözcükleriniz geç kalmasın.