John Steinbeck çok çok sevdiğim bir yazar. Çok fazla kitabını okudum ve her seferinde aynı lezzeti aldım. Sıradan, sade, günlük hayatın en basit insanını inanılmaz derecede tarafsız ve yalın veriyor. Öyle ki bence bu konuda Tolstoydan, Dostoyevskiden bile iyi iş çıkarıyor. Onlar ki gerçekçilik akımının en iyileri. Ama onlarında romanlarda hep bir uç karakter oluşturma eğilimi vardır. Steinbeck ise tam tersi o hayattan direkt sokaktan alıyor karakterlerini. İnanılmaz bir beceri. Asiler Otobüsünde de birden fazla çok çok iyi karakter çıkarmış. Hepsi sıradan, günlük hayatın bir parçası insanlar ama içleri inanılmaz derin. İçlerindeki hayatla dışarıya yanssıttıkları hayat çatışma içerisinde. Herkes mutlu,mesut ve mükemmel görünmek ister ki hele bu sosyal medya çağında bizim daha daha çok kullandığımız bir şey. Ama nereye kadar sürdürebiliriz bu yapmacık hayatı, içimizdeki tabiri caizse günahkar karakterleri nereye kadar bastırırız. Cennette gibiyizdir görünüşte ve cennete doğru yol almaktayızdır; iyi niyetli, mutlu aileler, ideal eşler, yardımseverler,vatanseverler,hayırlı evlatlar... Ama gerçek hep tetiktedir. O karanlık gerçek karakterlerimiz. Bastırın onları dostlar bastırın!
Muazzam bir roman. Muazzamsın Steinbeck.