En Yeni Asırlık Destan Çanakkale Sözleri ve Alıntıları
En Yeni Asırlık Destan Çanakkale sözleri ve alıntılarını, en yeni Asırlık Destan Çanakkale kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
- Oğlum seni görünce utanıyorum
- Anne, raporum bitince cepheye döneceğim
- Rapor dediğin bir kağıt parçasıdır. Sen yürüyebiliyorsun, ben gözüme mi inanayım kağıda mı?
Patlamanın şiddetinden anlamıştım. Işte düşman yine bir lağım patlattı! Zeminden yıldırım süratiyle dışarıya doğru fışkıran taş, toprak, insan üzerimize yağmur gibi yağıyordu.
Taktikçi, taktiğini çok güzel kurmuş. Ama karşısında etten ibaret bir asker yok. Etten çelikten bir vücut sahibi askerler var. Bu top ateşlerinden sonra korkunç bir piyade saldırısı başladı ... Bütün gücüyle saldırıyordu düşman.
Askerimizin dehası ... Bu Mehmetçik'e ilim, Fez aciz kalır efendim ... Düşmanın bütün ateşlerine karşı hiçbir karşılık vermiyor... Piyade saldırısına tek kurşun bile atmıyor ... Düşman yürüyor, koşuyor, geliyor, kendisine kadar ... Şöyle üç metre kaldı mı, bir mermiyle deviriyor onu. Hadii, bütün Fransız taarruzu akim kalıyor ... Ondan sonra kalkıyor yerinden; gidiyor, öldürdüğü askerin çantasını söküp alıp getiriyor. hem yiyeceğini hem giyeceğini hem de cephanesini sağlıyor böylece ...
Cepheye yurdun her köşesinden âdeta gönüllü gençler akını gerçekleşmiştir. Yurdumuzun en okumuş, en bilgili, en becerikli nesli burada toprağa düşmüş ve şehid olmuşlardır. Mesela Galatasaray, Balıkesir, Kayseri ve Erzincan Lisesi gibi okullar mezun verememiş, mezun olması gereken bütün öğrenciler Çanakkale'de şehid olmuşlardır.
Çanakkale'ye giden gönüllüler kervanına Bursa'dan 900 kişilik grubun katıldığı kayıtlara geçmiştir. Hatta Bosna'dan 500 kişilik bir gönüllü grubunun vatanın düşman ayakları altında ezilmemesi için koşup geldiği görülür.
Şüphesiz düşman kadar ordumuz da büyük kayıplar veriyor fakat asla yılgınlık göstermiyordu. Bunun en güzel örneklerinden biri de İstanbul'da Haydarpaşa İskelesi'nde görülüyordu. Çanakkale'den İstanbul'daki hastahanelere sürekli olarak yaralı askerler götürülüyor ve yine aynı iskeleden Çanakkale'ye takviye birlikler gönderiliyordu. Cepheye giden askerler, binlerce yaralıyla karşılaşmasına rağmen, her angi bir ümitsizliğe yahut nefret suygusuna sebep olmuyordu. Aksine büyük bir heyecanla cepheye geliyorlardı.
Hem deniz hem de kara muharebelerinde Çanakkale'deki düşman güçlerini yanıltan en büyük unsur kendilerine olan güven ve kibirleri olmuştur. Çünkü orduları her türlü teknik donanımla donanmış, en ağır modem silahlara sahipti. Ayrıca zâhiren her türlü tedbir alınıyor, gözetleme ve yıpratma faaliyetleri yürütülüyordu. Dolayısıyla çok rahat, büyük bir direnişle karşılaşmadan, büyük kayıplar vermeden iki hafta içinde İstanbul'da olmayı ümit ediyorlardı.