“Bireyin aşksız bir yaşam sürmesi ve buna rağmen dünyada kendini kabul ettirmesi düşünülebilirse de, bir toplumsal mekanizma olarak aşkın yerine başka bir şeyin konması kesinlikle mümkün değildir.”
Sen benim geceme ışık yayan yıldız gibisin. Seni gördüğüm an karanlıktan korkmuyor yüreğim
Reklam
Bireyin aşksız bir yaşam sürmesi ve buna rağmen dünyada (örneğin başarıları aracılığıyla) kendini kabul ettirmesi düşünülebilirse de, bir toplumsal mekanizma olarak aşkın yerine başka bir şeyin konması kesinlikle mümkün değildir.
Aşk, birbirini tanımaya ve birbirinin yanında rahatlık duymaya, aidiyete ve yardımlaşmaya dayanır. Erotik öğe devre dışı bırakılmamıştır, ama bu yapıyı kurmak için çok da gerekli değildir. Tutkulu bireysel duygular elbette mevcuttur, ama bu duygular toplumsal düzeyde daha ziyade yıkıcı bir güç olarak görülür.
Par Saint-Hyacinthe (Voltaire’in takma adı)
“Şehvet, zekayla donanmış zevk demektir: Salt duyumsal haz barbarlıktır, ama duyumsal hazza dair bilinç letafettir.”
Pur Amour
Cinsellik kişiyi, çözülüp dağılmaz bir katılıma zorlar. Kişinin “saf aşka” çekilmesini önler, zira saf aşk, aşığı kendisinden, bununla birlikte ötekinin gördüğü ve arzuladığı benlikten, dolayısıyla da ötekinin kendisinin görüldüğünü ve arzulandığını hissetmesini sağlayan benlikten uzaklaştırır.