Bu romanda yazarın özellikle (aşka) kuramsal ve akılcı yaklaşmaktan çekindiğini görüyoruz. Belki çekinmek değil uzak duruyor, çünkü derinlerde, ruhunda hissettiği felsefeyi, yaşam biçimini anlatmaya girişiyor. Akılcı ve bilgi yoluyla ulaştığı felsefeyi anlatmak değil amacı ... Tasavvufu da aynı şekilde, bir öğreti olarak değil, gündelik sorunların karşılıklarının bulunduğu bir yaşam bilgeliği olarak sunuyor. Böyle sunduğu için de, Ella adında kırk yaşında bir Amerikalı kadının da anlayabileceği, özdeşlik kurabileceği şekle sokuyor. Bence romanı eşsiz kılan özelliği burada yatıyor ...
... Cümlelerin güzelliği, dili inanılmaz bir yaratıcılıkla kullanıyor olması ve bunu şimdiye kadar yazdığı her şeyden üstün bir şekilde becermiş olması, bu romanı tek kelimeyle olağanüstü yapıyor. Yazar, kişiliğini en saf biçimiyle görebileceğimiz bir yapıt çıkarmış ortaya..