(Mesnevi Sohbetleri)

Aşk Bir Davaya Benzer

H. Nur Artıran

Aşk Bir Davaya Benzer Gönderileri

Aşk Bir Davaya Benzer kitaplarını, Aşk Bir Davaya Benzer sözleri ve alıntılarını, Aşk Bir Davaya Benzer yazarlarını, Aşk Bir Davaya Benzer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Cünüp olanın bastığı yerde ot dahi bitmez." "Cünüp" Arapça bir kelime olup "Cenb" kökünden türetilmiştir. "Cenb" ise bir şeyin parçası, aslından kopuk özünden çok uzak olan manasına gelmektedir. Ecnebi de aynı kelimeden türeyen "Kendi yurdundan kopmuş yabancı demektir." Elbette insan aslından, özünden yaratılış gayesinden çok uzak bir yaşam sürdüğü takdirde bu beden toprağında; değil güller, sümbüller, ot dahi bitmez. Nedir gül, sümbül? Onların ifade ettiği manevî değerleri içeren duygu ve düşüncelerimiz hal ve ahvalimizdir.
Sufi kitapKitabı okudu
Cenâb-ı Allah melekleri yarattı, onlara akıl verdi. Hayvanları yarattı, onlara nefs verdi. İnsanları yarattı, hem akıl hem de nefs verdi. Yani insan akıl, ruh ve neftsen müteşekkil, topraktan yaratılmış bir mahluktur. Aklımız sayesinde ruhumuzu ve nefsimizi dengede tutmak zorundayız. Çünkü İslâmiyet'in en önemli temel sütunlarından biri denge ve teslimiyettir. Mesnevi'de, "Kim aklına tabi olursa melekler- den de yüce olur. Kim nefsine tâbi olursa hayvanlardan da aşağı olur" denmektedir. Bu dengeyi sağlayabilmek de kul olduğumuzun idrak ve şuurunda olmaktan geçer.
Reklam
Necmüddin Kübra Hazretleri'ne göre uykunun hikmetine gelin- ce, "Ruhumuz şu süfli bedenimizde 'garip' bir hâldedir. Bedenimizi islah ederek, faydalı olanı elde edip zararlı olanı def etmeye çalışır. Kişi uyanık olduğu müddetçe ruh bedende hapsolmuş vaziyettedir. Kişi uyuyunca kutsi ruh da asli vatanına gider. Gayb âlemindeki huzurla dinlenir. Melekût âlemine gittiği zaman şahadet âlemini de misalleriyle görür. Mücahade ehli kişi, az yiyerek az uyuyarak üzerindeki hava, su, ateş, toprak içinden ateşin hakimiyetini eritir, yok ederse gönül gözüyle bu âlemde bile melekût âlemini temaşa eder. Yani rüya yoluyla değil, rüyet yoluyla her şeyi görür, bilir."
“Hakk yolunda yürümenin, insanca yaşamanın şartı, mizacın değişmesi" yani alışkanlıkların değişmesidir.
Mesnevi, cilt 2, 267: "Sen misk denilen o güzel kokuyu bedenine değil, gönlüne sür. Misk, güzel koku nedir? Misk, celâl sahibi Yüce Allah'ın ism-i şerifidir."
Mesnevi, cilt 3, 2094: "Cenâb-ı Hakk, kâfire 'Pis' dedi. O pislik, o koku onun dışında değildir ki. Kâfirin dışı temizdir. Görünen pisliğe hiç bulaşmamıştır. Fakat pislik, onun huyunda, içinde, inancında, düşüncesindedir. Görünen pisliğin kokusu yirmi adımlık yerden duyulur, insanın içindeki pisliğin kokusu Rey şehrinden Şam şehrine kadar gelir. Hatta göklere çıkar da, Cennet kapılarının ve hurilerin genzine kadar gider. Benim söylediğim bu sözler de ancak senin anlayacağın ölçüdedir. Gerisini sen düşün, anla artık." (Rey şehri; İran'ın kuzeyinde Elbruz dağları tepesindedir.)
Reklam
Hz. Mevlâná da (Mesnevi, cilt 1, 2893) "Sen şekilde, surette kalır- san puta tapıyorsun demektir. Her şeyin süretini şeklini bırak da manasina, içindeki öze bak" demiştir.
Fuzûlî Hz. şöyle diyor: "Gerçi sûretperest, taklit ile kendini âlim bilir; Gerçekler âleminde biz onu cahil bilmişiz."
Divân-ı Kebir, cilt 1, 345: "Yeryüzünde aşk medresesi açıldığın- dan beri, sevenle sevilenin, âşıkla ma'şûkun arasındaki fark kadar zor bir mesele daha ortaya çıkmadı. Hekimlerin başvurdukları kıyastan başka yollar var ama meseleyi çözmeye yarayan bu yollar, fıkıh bil- gisine sahip olana da kapalı, hekime de kapalı, yıldızlarla uğraşan müneccimlere de kapalı. O şekilde de bu şekilde de çeşitli zamanlarda nice derin bilgili kişiler, nice keskin zekâlı kişiler, âşıkla ma'şûk arasındaki fark konu- sunda bir hayli meşgul oldular. Çeşitli fikirler ortaya attılar. Çeşitli tartışmalara giriştiler. Birbirleriyle çeliştiler fakat sonuç olarak haki- kate hiçbir şekilde ulaşamadılar. Âşıkla maşûk arasında birçok farkın bulunduğundan bahsettiler fakat hepsinin de yolları bağlandı. Hiç kimse âşıkla ma'şûk konusunda gerçek bilgiye ulaşamadı."
Makâlât, cilt 1, sayfa 312: "Musa kissasında 'Biz Musa'ya söz verdik' diye başlayan ayetteki hikmeti oku, düşün. Bu kör gözlüler, Musa'nın bu kadar yücelik içinde Allah'a yakın olmasına rağmen neden 'Yâ Rabbi, beni Muhammed (sav) ümmetinden eyle' dediğini anlayamazlar. Bu söz, bu dua 'Yâ Rabbi, beni cemâlini gören kul- larından eyle' demektir. Bu sözün inceliği ve mânâsı budur. Çünkü Cenâb-ı Hakk'ın cemalini görecekler arasında tek ümmetin Hz. Muhammed'in (sav) ümmeti olduğunu Hz. Musa biliyordu, onun için böyle dua edip yalvarıyordu."
704 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.