(Mesnevi Sohbetleri)

Aşk Bir Davaya Benzer

H. Nur Artıran

Aşk Bir Davaya Benzer Posts

You can find Aşk Bir Davaya Benzer books, Aşk Bir Davaya Benzer quotes and quotes, Aşk Bir Davaya Benzer authors, Aşk Bir Davaya Benzer reviews and reviews on 1000Kitap.
“Hakk yolunda yürümenin, insanca yaşamanın şartı, mizacın değişmesi" yani alışkanlıkların değişmesidir.
Mesnevi, cilt 2, 267: "Sen misk denilen o güzel kokuyu bedenine değil, gönlüne sür. Misk, güzel koku nedir? Misk, celâl sahibi Yüce Allah'ın ism-i şerifidir."
Reklam
Mesnevi, cilt 3, 2094: "Cenâb-ı Hakk, kâfire 'Pis' dedi. O pislik, o koku onun dışında değildir ki. Kâfirin dışı temizdir. Görünen pisliğe hiç bulaşmamıştır. Fakat pislik, onun huyunda, içinde, inancında, düşüncesindedir. Görünen pisliğin kokusu yirmi adımlık yerden duyulur, insanın içindeki pisliğin kokusu Rey şehrinden Şam şehrine kadar gelir. Hatta göklere çıkar da, Cennet kapılarının ve hurilerin genzine kadar gider. Benim söylediğim bu sözler de ancak senin anlayacağın ölçüdedir. Gerisini sen düşün, anla artık." (Rey şehri; İran'ın kuzeyinde Elbruz dağları tepesindedir.)
Hz. Mevlâná da (Mesnevi, cilt 1, 2893) "Sen şekilde, surette kalır- san puta tapıyorsun demektir. Her şeyin süretini şeklini bırak da manasina, içindeki öze bak" demiştir.
Fuzûlî Hz. şöyle diyor: "Gerçi sûretperest, taklit ile kendini âlim bilir; Gerçekler âleminde biz onu cahil bilmişiz."
Divân-ı Kebir, cilt 1, 345: "Yeryüzünde aşk medresesi açıldığın- dan beri, sevenle sevilenin, âşıkla ma'şûkun arasındaki fark kadar zor bir mesele daha ortaya çıkmadı. Hekimlerin başvurdukları kıyastan başka yollar var ama meseleyi çözmeye yarayan bu yollar, fıkıh bil- gisine sahip olana da kapalı, hekime de kapalı, yıldızlarla uğraşan müneccimlere de kapalı. O şekilde de bu şekilde de çeşitli zamanlarda nice derin bilgili kişiler, nice keskin zekâlı kişiler, âşıkla ma'şûk arasındaki fark konu- sunda bir hayli meşgul oldular. Çeşitli fikirler ortaya attılar. Çeşitli tartışmalara giriştiler. Birbirleriyle çeliştiler fakat sonuç olarak haki- kate hiçbir şekilde ulaşamadılar. Âşıkla maşûk arasında birçok farkın bulunduğundan bahsettiler fakat hepsinin de yolları bağlandı. Hiç kimse âşıkla ma'şûk konusunda gerçek bilgiye ulaşamadı."
Reklam
Makâlât, cilt 1, sayfa 312: "Musa kissasında 'Biz Musa'ya söz verdik' diye başlayan ayetteki hikmeti oku, düşün. Bu kör gözlüler, Musa'nın bu kadar yücelik içinde Allah'a yakın olmasına rağmen neden 'Yâ Rabbi, beni Muhammed (sav) ümmetinden eyle' dediğini anlayamazlar. Bu söz, bu dua 'Yâ Rabbi, beni cemâlini gören kul- larından eyle' demektir. Bu sözün inceliği ve mânâsı budur. Çünkü Cenâb-ı Hakk'ın cemalini görecekler arasında tek ümmetin Hz. Muhammed'in (sav) ümmeti olduğunu Hz. Musa biliyordu, onun için böyle dua edip yalvarıyordu."
Mesnevi beyitlerinden çok açık bir şekilde anlaşılan şu ki; Duha süresinde üzerine yemin edilen güneşin en parlak olduğu kuşluk vakti, Peygamber Efendimizin (sav) nurudur. Üzerine yemin edilen gece de yine Peygamber Efendimizin (sav) settarlığı yani örtücülüğü, kara topraktan yaratılan bedeninin sembolüdür. Bu ayetlerin hakikatine vakıf olanlar, güneşin aydınlığında Peygamber Efendimizin (sav) ilâhî nurunu, gecenin karanlığında ise Onun mübarek örtücülüğünü ve kara topraktan yaratılan bedenini görüp elbette resmine hiç ihtiyaç hissetmeyecek; sevgilinin yanında, onun huzurunda resmiyle oya- lanma gafletine de düşmeyecektir.
Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifte "Cünüp olanın bastığı yerde ot bitmez" diye buyurmuştur. Engin bir mânâ derinliği olan bu hadis-i şerif ne yazık ki oldukça sığ ve basit bir şekilde yanlış anlaşılmaktadır. "Cünüp" Arabça bir kelime olup "Cenb" kökünden türemiştir. "Cenb" ise "bir şeyin parçası, aslından kopuk, özünden çok uzak olan" mânâsına gelmektedir. "Ecnebi" de aynı kelimeden türeyen "kendi yurdundan kopmuş, yabancı" demektir. Elbette insan aslından, özünden, yaratılış gayesinden çok uzak bir yaşam sürdüğü takdirde bu beden toprağında; değil güller, sümbüller; ot dahi bitmez. Nedir gül, sümbül? Onların ifade ettiği manevi değerleri içeren duygu ve düşüncelerimiz, hal ve ahvalimizdir.
Mesnevi, cilt 1, 509: "Toprak emindir. Ona ne ekersen hainlik etmez. Ektiğini fazlasıyla biçersin. Fakat bahar mevsimi Hakk'ın fermanını getirmedikçe toprak içindeki sırları dışarı vurmaz." Beden toprakur, topraktan yaratılmıştır. Bahar mevsimi de insan-ı kâmildir. Onun rahmani nefesidir. Bahar mevsimi gibi olan Muhammedi nurun esintisi olmadıkça bu beden toprağında herhangi bir ilahi nefhanın bitmesi de düşünülemez. Değil ilahi nelha ot dahi bitmez.
706 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.