Hallac-ı Mansur;Allah sevgisiyle yanan,yüreği ile dili arasına perde koyamayan,mahlukun cemalinde,Halik'in izlerini gören,Rabbine "Müslümanların ellerinden bana öyle işkenceler sun ki sana imanım artsın,günahlarımdan kurtulayım." diye dua eden,varlığı insanlarla,yokluğu kendisiyle paylaşan,Basra ve Bağdat'tan başlayan,Semerkand ve Hindistan'a kadar uzanan yolculuğu sırasında,oralarda karşılaştığı insanlara anlayabilecekleri dille konuşan,onların kutsallarından kendi kutsalına ince bir yol kuran bir adam.Fakat bir yandan da Bağdat'ta bazıları tarafından saçmalamakla suçlanan,haksızlığa uğrayan bir adam.
Son kısımlarını gözyaşları içinde okuduğum,uzun bir süre aklımdan çıkmayacak bir roman oldu benim için.
Hallac-ı Mansur ve dönemine ait gerçekçi bir roman okumak isterseniz tavsiyemdir efendim.