Yapraklarını koruyamadıkları için ağaçları kökünden
söker, duyarsız sokaklarda naralar atarak dev
binalara saldırır. Takati tükeninceye kadar kendini
granit dağlara, buzdan denizlere, sisli ovalara, derin
göllere çarpar. Sonra... Sonra birden rüzgârın içi
boşalır, soluğu kesilir, gökyüzü ile toprağın arasında
öylece durur.
Ne yapraklara dokunacak gücü kalır, ne
şarkısını sürdürecek inadı.
Rüzgâr, tıpkı bir insan gibi
aniden oluverir.
Aşk Bir Mucizedir
O hep akşamüstü gelirdi. Güneş batmamışken,
sokaklar kül rengi bir ışıkla yıkanmamış, odamın
ışıkları henüz yanmamışken. Büromun önündeki, iki
yanı fundalıklı dar yoldan geçerek aşağıdaki işlek
caddeye yürürdü. Ben, pencerenin önünde durur,
perdenin arasından, soluğumu tutarak izlerdim
yürüyüşünü. Her akşamüstü... Gerekirse en önemli
görüşmelerimi bile iptal ederek...
Rüzgâr elinden gelse, tükürüp atacaktır dilinden bu
acı şarkıyı, çekip gidecektir buralardan.
Ama bunu,
bugüne kadar başaramamıştır.
Bundan sonra
başaracağı da kuşkuludur.
Sonra birden rüzgârın içi boşalır , soluğu kesilir, gökyüzü ile toprağın arasında öylece durur. Ne yapraklara dokunacak gücü kalır ne şarkısını sürdürecek inadı. Rüzgâr tıpkı bir insan gibi aniden öldü verir.