...kendini gözleyip harekete geçtiği anda uykuyu tuzağa düşürmeye niyetlenerek yatağa girer, uykuya geçişin gizemini çözmek için ama bunun yolu yoktur, daima ihtiyatlı bir şekilde, arkasından yaklaşmakta ve o arkasına dönüp yüzünü görmeye fırsat bulamadan kendisini tuzağa düşürmektedir. "Ölüm konusunda da aynı şey mi olacak?" diye düşünür ve her ne kadar babası olabilecek en basit biçimde ona ölümün, ne bir eksik ne bir fazla, hayatın kesintiye uğramasından başka şey olmadığına kendisini inandırsa da, ölümün ne olduğunu düşünmeye koyulur.
Marina'nın, kendisinin yaptığı teklifi kabul ettiğini bildiren mektubu aldığında, Carrascal kendi kendine şöyle der: "Bu yazıyı bir kitaptan kopya etmiş olmalı!" ve bu tatmin edicidir. Kopya etmek içgüdüye, doğaya, maddeye özgü değil midir? Mektupta ne yazarsa yazsın, ama gözler...? Ah o gözler! İşte onlar her şeyi kopyalanırken hiçbir şeyi kopya etmezler; aşırmalarda bile kendini koruyan, klasik bir orijinallikle, onlar tamamen kendine özgüdürler.
Uyandığında Marina'ya aşık olduğunu kesin olarak bilmektedir; uyku ona bunu söylemiştir. Bilimselliğin yüce zirvelerinden, duygusallığın derin uçurumlarına düşmüştür.