Tabiatta herhangi bir şey haddini aşınca zıddına dönüşür. Bir arabanın tekerlekleri çok hızlı dönmeye başlayınca sanki tersine dönüyor gibi görülür. Yani bütün trajedilerin sonu komedi,bütün gülmelerin sonu gözyaşıdır. Sevincin de hüznün de aşırısı insanı öldürür. Kahkahalarla gülen kişinin gözünden sonunda yaş akar.
Sizce aşk bakmaya kıyamamak mıdır yoksa bakmaya doyamamak mı? İskender Pala Aşka Dair kitabında aşığın ancak kendini sevgiliden aşağı gördüğü, aşkını kemale erdiremeyeceğini düşündüğünde yüzüne bakma cesaretini gösteremeyeceğini söyler. Bakmaktan da öte, sevgili için her şeyi yapmak, sevgili için kul köle olmak aşkın en son noktasıdır. Bundandır ki Allah Kur'an-ı Kerim de kullarım diye anar insanları. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Aşka Dair
Doğruluk mu daha büyük meziyettir, yoksa yiğitlik mi? diye sorar, cevap ne olursa olsun, ''Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı!'' der.
Ey sevgili! Hayalin gözümde, ismin dilimde, sarayın kalbimde...peki ama nereye kayboldun. Gözlerim her yerde seni arıyor, halbuki işte gözbebeğimdesin, kalbim durmadan seni özlüyor, halbuki işte bağrımın içindesin...
Bu beyitte kalp biçiminde yapılmış kadehlerden, insanı mest eden gönül kadehine, lebaleb dolu bir kadehi dökmeden içmeye çalışan bir sarhoş ile, yaşı ilerleyip bedeni söğüt yaprağına dönen veya iritaş (parkinson) illetine tutulup devamlı eli titreyen birinin emaneti koruma, kadehi dökmeme gayretine, aciz bir varlık olan insanın, dağlara taşlara teklif edilip kabul görmeyen ulvi emaneti taşımak gibi bir zavallılığa talip oluşundan buna muhatap tutulmakla kazandığı şerefe varasıya kadar pek çok açılım ve yorum mündemiçtir