¶¶Gelme diyecektim, geldim. İyi ettim geldiğine. Nerdeyiz? Bir şehir yanıyor, dikkat et. Tutuşabiliriz, işte ilk ateş gözlerine düştü, sonra dudaklarına, saçlarının arasına kıvılcımlar doldu ışıl ışıl. Yanıyorsun, yanıyorum, yanıyoruz. Aramakla yetinsek bunlar gelmeyecekti başımıza. Yine de memnunum. İyi ettin geldiğine. Taş olup kalmaktansa, ağaç olup yanmak iyi. Ellerini ver, ellerini. Öpüşmeye susadım. Tırnak uçlarından öpmeye başlayacağım seni. Titreme, yanıyorsun.¶¶
¶¶Ben üç bin yıldır seni arıyorum.¶¶
Ümit Yaşar Oğuzcan 'a ait ilk okumamdır. Samimi, içten, ciğerden bir kitap. Yer yer bunaldım. Özellikle de düz yazı kısmında. Şiir, mektup ve düz yazılardan ibaret bir kitap.
Ümit Yaşar öyle tahmin edilecek bir zorluk yaşamamıştır. Oğlunun vefatı, eşinden ayrılışı, hep bir kaybetmenin öyküsü var onda. Aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde çoğalttığı şiirini, 1973 yılında büyük oğlu Vedat Oğuzcan'ın vefatı üzerine,hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yöneltmiş.
Aşk için yeryüzünde uzaktan ötesi yok,
En uzun gecelere şafaktan ötesi yok.
Yaklaşanlar Tanrı’ya o gerçek aşıklardır,
Nehirlere denize varmaktan ötesi yok.
Taş bir duvardır her gün dikilen karşımıza,
En ulu ağaçlara yapraktan ötesi yok.
…
Elbette ömür biter, can gider ey sevgili,
Aşkı sende bulana topraktan ötesi yok.