__
Gündüz, sanki bir tiyatro sahneleniyor.
Maskeli kişilikler, verilen rolü en iyi şekilde oynamaya çalışıyor.
Sonra gecenin hoşgörülü loşluğunda maskelerini çıkarıyorlar.
Zorunluluklardan, sorumluluklardan, rollerden soyunup karanlığın pelerinine bürünüyor ve ikincil kişiliklerine sığınıyorlar.
Gece, “neyseler o olma” fırsatını bahşediyor.
Asıl hayat, orada zuhur ediyor.
Gündüzün yaraları orada sarılıyor.
Biraz da bu terapi sayesinde ertesi sabah tiyatro yeniden ve hevesle başlıyor.
__