Ordu ve Toplum Araştırmaları

Askerî Sosyoloji

Barış Ateş

Askerî Sosyoloji Posts

You can find Askerî Sosyoloji books, Askerî Sosyoloji quotes and quotes, Askerî Sosyoloji authors, Askerî Sosyoloji reviews and reviews on 1000Kitap.
Dolayısıyla orduya kendine özgü işlerde bir özerklik tanınsa da bu işlerden anlayan sivillerin varlığı da gereklidir. Üstelik bu varlık ordunun denetiminden çok askeri meselelerde elzem olan iş birliğinin de ön koşuludur. Yani çatışmacı bir sivil-asker ilişkileri yerine birbirinin dilinden anlayan ve müzakere edebilen sivil ve asker uzmanlar sağlıklı bir model kurabilir.
Sayfa 130 - Selenge Yayınları
Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde ordunun sivil kontrolü önemli bir problem olmamıştır. Seviğ'in özetlediği üzere "Modern devlet nazariyesi sivil kuvvet ile askeri kuvvet arasında bir ayrılığı ve sivil kuvvetin askeri kuvvete üstünlüğünü kabul eder." Buna karşın Türkiye'nin kuruluş sürecinde ordunun rolü ve bu rolün Osmanlı'nın son döneminden itibaren şekillenmesi nedeniyle önce güçlü bir ordu daha sonraysa devlet mekanizması ve bunlara uygun bir toplum yaratılmaya çalışılmıştır. Nihayetinde ülkenin kuruluş döneminde ayakta kalan, sorunları olsa da ülke geneline yayılmış ve işleyen en önemli bürokratik yapı ordudur. Sivil toplumun oluşumunu tamamlamamış olması ve sivil bürokrasinin de askeri bürokrasi kadar yaygın bir durumda bulunmaması önemli engeller olarak ortaya çıkmıştır.
Sayfa 115 - Selenge Yayınları
Reklam
Roma'dan miras kalan ve imparatorluk muhafızlarının isminden ödünç alınan bir diğer kavram ise pretoryan ordudur. Nordlinger pretoryanizmin, ordunun bir darbe yoluyla iktidara gelmesi, üst düzey bürokratların orduda görev yapmış veya yapmaya devam etmesi, yöneticilerin ve iktidarın korunması için öncelikle silahlı kuvvetlerin desteğine bağımlı olması durumunda ortaya çıktığını belirtmektedir. Perlmutter de modern pretoryan devleti, ordunun hükümete müdahale etme eğiliminde ve yürütmeye hükmetme potansiyeline sahip devlet olarak tanımlar ve başlıca özelliğinin etkisiz bir yürütme ve siyasi bozulma olduğunu belirtir. Dolayısızla az gelişmiş ve siyaseti kurumsallaşmamış toplumlarda organize şiddeti elinde bulunduran ordu siyasi güce de ortak olur.
Sayfa 116 - Selenge Yayınları
Doğal afet ve yardım görevleri de ordu-toplum ilişkisinin bir bileşenidir. Toplumlar ordunun zor zamanlarda yanlarında olmasını umut ederler. Deprem, afet, yangın gibi olaylarda ordunun tepki vermemesi veya zamanında yardıma gelmemesi eleştiri konusu olmuştur. Bu nedenden dolayı birçok ordu afetlere müdahale birimleri kurmuştur. Türkiye'de 1999 depreminden sonra kurulan doğal afet arama-kurtarma timleri bunun somut örneğidir. Bu örnek ordunun toplumun etkisinden istese bile kopamayacağını göstermektedir.
Sayfa 109 - Selenge Yayınları
Mesela Hollanda'da terfiler liyakate dayalı olarak verilir. Terfiye hak kazandığını düşünen subay bu konuyla görevlendirilmiş bir komisyona başvurur ve değerlendirme sonucunda uygun görülürse üst rütbeye terfi eder. Bu durumda ilgili komisyonun gece-gündüz terfi dosyalarını incelemek zorunda kaldığı yani subayların komisyonun kapısında uzun bir kuyruk oluşturduğu düşünülebilir. Halbuki terfi sırası geldiği halde komisyona başvurmayan subaylar da vardır. Yarbay ve üstü rütbede ordu artık fazla mesai ücreti ödemediği için komisyona başvurmayan binbaşılar bunun en bariz örneğidir. Halbuki Türkiye gibi bir çok ülkede bunun tam tersi bir yaklaşı vardır ve akranlarından daha önce terfi etmek bir yarışa dönmüştür.
Sayfa 103 - Selenge Yayınları
Kariyer yönetiminin önemli bir bileşeni terfi sistemidir. Genelde ikiye ayrılır: kıdeme dayalı terfi (seniority based promotion) ve liyakate dayalı terfi (merit based promotion). Hemen hemen tüm NATO ordularında terfiler liyakate dayalı olarak yürütülür. Aynı anda hem 55 yaşında hem de 35 yaşında binbaşı görmek mümkündür. Üstelik herkesin aynı anda terfi etmesi bir eksiklik olarak görülmektedir. Örneğin ABD'de 2008 yılında Kara Kuvvetlerinde bulunan tüm üsteğmen ve yüzbaşılar, binbaşı ve yüzbaşı rütbesine yükseltilmiştir. TSK'da ise terfiler kıdeme dayalı olarak yürütülür ve resmi bazı yayınlarda kadro sistemi olarak geçer. Dolayısıyla herhangi bir rütbedeki personel kadro bekleme süresinin sonunda topluca bir üst rütbeye terfi etmektedir. 1988'de yürürlüğe giren ve 1992'de Anayasa Mahkemesi Kararı ile iptal edilen "terfide baraj sistemi" uygulanamamıştır. Bu sistemde terfi şartlarını haiz yüzbaşı, binbaşı ve yarbaylar ile kıdemli üstçavuşlardan, sınıflardaki yeterlik derecelerine ve kanundaki esaslara göre her yıl belirlenecek oranda barajı aşanların bir üst rütbeye yükselmeleri hedeflenmiştir. Ancak bu uygulamayla terfi edemeyen grup sonradan mahkeme kararıyla terfilerini almışlardır. Bu uygulama sonrasında birçok defa gündeme gelse de bir daha pratiğe dökülmemiştir. O dönemdeki başarısızlığın en temel nedeni olarak hukuki altyapının kurulmamış olması gösterilmektedir.
Sayfa 91 - Selenge Yayınları
Reklam
97 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.