Psikoloji dalında en verimli kitapları kim yazıyor? diye sorsalar buna hiç düşünmeden Irvin Yalom cevabını veririm. Bu eser Yalom'un okuduğum dördüncü kitabı ve hepsinde gördüğüm ortak nokta, okuru kesinlikle hiçbir yere yönlendirmeden, kavram ve terimleri akademik dil kullanmadan, gerçek hayat hikayeleri ve hasta tedavisinde edinilen bilgiler eşliğinde anlatıyor olması. Tabi hastalardan izin alarak ortaya çıkardığı kitapları belki de salt bir akademik dil kullanarak yazsaydı belki bu kadar okura ulaşamayacaktı.
Kitapta işlediği on ayrı hikaye ile okura ölümden korkma, amaçsızlık, varoluşsal sorunlar, yalnızlık, umudunu kaybetme gibi gündelik yaşamımızda bile anlık olarak yaşayabildiğimiz konu ve kavramları hikayeler eşliğinde önümüze koymakta. Kitabı ve Yalom'u önemli kılan nokta ise burada başlıyor. Bu hikayeleri olduğu gibi aktarıp, biraz sayfa düzeni, biraz imla düzeltmeleri yapmak var bir de bu hikayeler üzerinden okuru da iyileştirecek felsefi dili ortaya koymak var. İşte Yalom'u Yalom yapan nokta da burada gizli. Kitap bu anlamda çok güzel bir örnek niteliğinde. Kitapla birlikte Yalom'u da şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.