Yazar önsözünde kitabın bilimsel bir çalışmanın ürünü olmadığını, aşk
bağlamında felsefi bir bakış açısı sunmak gibi bir iddia taşımadığını,
sadece okurlarla yaptığı ya da yapmak istediği sohbetten ibaret
olduğunu belirtiyor. Fakat alıntılamalarla aşkın sanatsal, estetiksel,
felsefi, edebi ve mitolojik izdüşümlerine pencereler aralıyor.
Aşkın sevgiyle aynı şey olmadığını savunan yazar, aşkın bilinç
yetkinliği gerektirdiğini, bu yönüyle de sanatla benzeştiğini
anlatıyor. Konuyu Kadın-Erkek Karşıtlığı, Bir Özgürlük Alanı Olarak
Aşk, Cinselliğe Dayalı Bir Öznel Etkinlik Alanı Olarak Aşk, Aşkın
Çağdaş Görünümü, Bir Değerler Alanı Olarak Aşk, Bir Kültür Alanı
Olarak Aşk, Aşkın Temel Nitelikleri, Aşkın Olağandışı Görünümleri,
Aşkta Sapmalar ve Eşcinsellik, Fahişelik, Donjuanlık, Aşk Acısı ve
Acıcıhk: Madame Bovary Örneği ve AşkınAnatomisi (Sonuç Yerine)
başlıklarında etraflıca tartışan yazar, bu bağlamda usçuluğu da
eleştiriyor.
İnsanlığın aşka dair tarihsel birikimlerini derinlemesine irdeleyen
yazar, aşkı doğalcılık-usçuluk kıskacından sıçratarak bilinç durumuna
taşıyor. İşta tam da bu nokta tartışılabilir bir zemin sunuyor. Okuyup
kafa yormanızı öneririm.