Aşkın Karanlık Yüzü

Kolektif
Her şey geçmişte kaldı, bunu kabullenmeliyim. Bu yüzden arayışım bir tutkudan çok anma olmalı. Buraya ölü hatıralarımı yâd edip onları yeniden hatırlamak için geldim.
"Taptığım varlık, - gerek tanrı gerek eşim- tek olsun istiyorum."
Reklam
"Tanrım bir insan ancak bu kadar kapıda belirebilirdi. "
"Sevmenin afeti, sevmemektir. Sevginin afeti, şehvettir. Sevgilinin afeti ise kindir. "
Yüzyıllardır izlenen ve sevilen bir oyunun oyuncuları gibi insanlar. Farkında değiller izlendiklerinin. Farkında değiller yazıldıklarının. Hikâyenin içinde aşk, kavuşma, hasret, öfke, özlem, beklenti ve kalp kırıkları var.
Reklam
Güzel benzetme:)
Elbette ya! Müşterisi aynı zamanda kalpsiz bir kadın düşmanıydı. Bunu nasıl da unutmuştu! Ha, tabii bu onu kadınlardan uzak tutmuyordu. Tam tersine, haftada bir sevgili değiştiren adamın çapkınlığı dillere destandı ve kadınlar, kullanıldıklarını bilmelerine ve dahası bunun basit bir alışverişten başka bir şey olmadığını peşinen anlamalarına rağmen, ışığa çekilen pervaneler gibi sürekli adamın etrafında toplaşıyorlardı; tıpkı slot makinesine dadanan iflah olmaz kumarbazlar gibi, kaybedecekleri belliyken, her biri Jackpot'u bulacağını düşünerek şansını denemek istiyordu.
Tilki tilki saatin kaç...Aşkın vakti geldi mi? Gün, aşıkların günü;vakit sonsuz aşkların zamana yazıldığı vakit...
Hayallerle karşılaştığında gerçek her seferinde kaybediyor. Hele konu aşk olunca, gerçeğin tek başarısı, ebedi yalnızlık.
Reklam
Erkekler ve kadınlar çiçeklerin fiyatını soruyor. Önce kırmızı güller için yöneltilen pazarlıklar birkaç kat artan fiyatlar yüzünden diğer çiçeklere kayıyor. Sadece bir günlüğüne değerlenen güller değil de duygularmış gibi. Duyguları şeklen göstermek kolaymış gibi.
Ne saçmaydı her şey. Saçma sapandı. Birkaç saat önce tanıştığı biri kafasını nasıl bu kadar meşgul edebiliyordu? Hislerinin bu kadar kontrolünden çıkması, nefesinin daralması sinirini bozmuştu.
Yorgunluklarınızı getirin bana, zavallılarınızı Soluklanmak için birbirlerine sığınmış kalabalıklarınızı
Abide-i Cedit, Emma LazarusKitabı okudu
Hayallerle karşılaştığında gerçek her seferinde kaybediyor. Hele konu aşk olunca, gerçeğin tek başarısı, ebedi yalnızlıktır.
Ayrılıklar 9.8 şiddetinde depremlerdi aslında, belki 10. İnsanın kemiklerini birbirine çarptıran, derisini sadistçe dağlayan, bedenindeki tüm girintilerin ve çıkıntıların sızlamasına sebep olan kişisel sarsıntılardı. Bu sarsıntılar, beyin kıvrımlarından aşağı aynı Everest'in tepesinden gürleyerek akan çığlar gibi, vücudundaki tüm bilge ağaçları sökerek ilerlerdi. Göğsünün üzerinde dinlenmeye çekilmiş, sadece huzur isteyen tüm kabileleri yok ederek akar; onların düşlerini, ailelerini ya da o akşam evlerine getirecekleri yemekleri falan düşünmezdi. Ayak parmakların soğuktan uyuşup seni terk edene kadar gürlemeye devam ederdi ne yazık ki.
Resim