Keyifle okuduğum hem bir sonraki sayfaya geçmek için sabırsızlandığım hem de bitmesine gönlümün elvermediği bir Sinan Yağmur kitabı daha.
Hepimiz Hz.Ali ve Hz.Fatıma’nın iffetini, sevgisini, müslümanlığını duymuşuzdur ama Hz. Muhammed’in peygamberlikten önce ne kadar harika bir baba, sevgi dolu bir eş, merhamet sahibi bir dede olduğunu; kovulduğu, zulüm gördüğü şehre yıllar sonra tekrar geldiğinde kan dökmek yerine merhamet ettiğini, sevgiyle yaklaştığını da bilelim. İslam’ın kardeşlik dini olduğunu, merhamete, sevgiye, samimiyete davet ettiğini de..
Her türlü zorluğa göğüs gerip hakkı anlatmaya çalışan peygamberimiz (sav), küçücük yaşında iman eden ve kılıcını hep hak için sallayan Hz.Ali, her daim babasının arkasında duran Mekkeli Müşriklerden babasını korumaya çalışan, ‘babasının annesi’ Hz.Fatıma, tüm zenginliğini, malını İslam’a adayan bir an bile eşini yalnız bırakmayan Hz. Hatice... Ve samimiyetin, inceliğin en güzel örneği olan sahabeler..
Müslümanların/ kardeşlerin arasına nifak tohumu saçanlar hep olmuştur olmaya da devam edecektir. Ali’yi sabah namazında, Osman’ı gizlice, Musab’ı ve Hamza’yı savaş meydanında haince şehit edenler de hep olacaktır. Bize yakışan o nifak tohumunu sulayıp büyütmek değil nefsimizi kenara koyup aklımızla kalbimizle çare düşünmektir. Kılıç çekip savaşmaktan önce barış için neler yapabileceğimizi düşünmektir tıpkı Hz.Ali’nin Sıffin’de Muaviye’ye, Cemel’de Hz.Aişe’ye davrandığı gibi...
İnce düşünmenin, taş atana bile önce çiçek uzatmanın, edebin, hayanın adıdır Ali ve Fatıma..
Okuyun, okutun.. Kitapla kalın