Endüstri toplumunun baş döndürücü gelişmeleri ile kutsal olana inanç yitirilirken, yeni bireylerin birbirlerini keşfettiği bir vetirenin inanılan değeri aşk olmuştu. Refah düzeyinin artışı ve yaygınlaşması ile güçlenmiş gibi gözüken bireysellik , iletişimsel teknolojinin bitirici darbeleri altında özeli kalmayan bir harabeye kolayca dönüşmektedir .
Modern küreselliğin aşktan anladığı ise henüz adı konmamış yeni bir tür yaygın hedonizm olarak
gözükmektedir .
Asıl sorun insanın aşkına bağlanma tarzıyla aşkının nesnelerinden bekledikleridir.
*
Bu nedenle Augustin'e göre mutsuz olan insanlar aşk yolu ile tamamlanarak mutlu olmayı ararlar. Bu mutluluğu kesintisiz olarak sağlayıcı ve tamamlayıcı olan aşk ise tanrısal olandır. Buna göre insanlar gerçek mutluluğu ancak Tanrı'ya yönelik bir aşka sahip olduklarında bulabileceklerdir.
Boşluğun tüm yönlerdeki duvarları içersinde gerçek bir iletişimin olanaksızlığı bir yana yalnızlığın bile anlamını yitirdiği siliklik,türümüzün geleceğini ve insanlık idealimizi tahrip etmektedir.
Noam Chomsky'nin ''aşk nedir?'' sorusuna '' Ben sadece onun kırılamaz bir kavram olduğunu biliyorum. Size onun hakkında ancak onsuz hayatın boş olduğunu söyleyebilirim .''
Modern insan aşkı şuur olarak duyumsadığı noktada aslında onu kaybediverir. Bu şuuru duyumsadığı anda aynı zamanda onu kaybedeceğinin de bilincini duyumsamış olur. Bu ise gerçekliğin acı olarak duyumsanmasına yol açacaktır.
Sartre’nin aşk ile özgürlük arasında varlığını gösterdiği bu paradoksal yapı özgürleştikçe var olan ve var oldukça bireyselleşen modern insanın gerçekten ötekini sevip sevemediği sorunu olarak temellenmekle kalmayıp, Bruckner’in de altını çizdiği gibi bireysel otonominin özgürleştikçe daha çok sorumluluk yüklendiği, öteki ile çatışma içine girdiği ve yaralandığı bir amansız azatlığa çağdaş romanlarda anlatıldığı gibi neden olmaktadır.212 Ona göre bu ağır yüklü özgürlük tutsaklığından kurtulmak için de aşka yine paradoksal olarak müracaat etmekteyiz. Böylece ötekinin aşk yolu ile tutsağı olarak özgürlüğün yükünden kurtulmak ve prangalarını kırarak, kurtulmak arzusu gerçekte modern insanın aşkını dürtülemektedir.213