Ser-i zülfinde her bir mû bilür yüz bin cefâ vü nâz Velî bir mu kadar bilmez bu ‘âlemde vefâ hergiz
Zülfünün ucunda her bir kıl yüz bin cefa ve naz bilir; fakat bu dünyada asla kıl kadar vefa bilmez...Sayfa 38
Pâdişâh-ı hüsn olasın hiç revâ mıdur sana Yüz harâba duta dil mülki kamu vîrân ola
Sen güzellik padişahı olasın da gönül ülkesi baştanbaşa harap olmaya, viran olmaya yüz tutsun reva mı?Sayfa 37
Kâni’ idüm düşde görsem dirdüm ey dilber seni Didi ‘ışk ehli olan hîç gözine ister mi hâb
Ey güzel, seni rüyada görmekle yetinirdim dedim; dedi: âşık olan hiç gözüne uyku girmesini ister mi? Âşığa yüz vermeyen, görmezden gelen sevgili, zavallı âşığın rüyada görmek isteğine... Sayfa 34
Muhibbî, aşkın tarifini çok güzel yapıyor: ince ve zor bir yol... Bu yol; karşılık görmemek, sevgilinin eziyetlerine katlanmak, ızdırap çekmek, sürekli rakîb korkusu çekmek, ağyar kıskançlığı yaşamak gibi sayısız çetin zorluklarla doludur.Sayfa 21
Aşk tektir, bir türdür isimleri farklı farklı olsa da. Seven ve sevilen diye iki ayrı varlık yoktur. Allah, kendi güzelliğini güzel insanlar şeklinde yaratmış, sonra âşığın gözünden dönüp kendi güzelliğini seyretmiştir. Bu da seven ve sevilen diye iki ayrı varlık olmadığını... Sayfa 13