Askıya Alınmış Tutku
Marguerite DurasAskıya Alınmış Tutku Gönderileri
Askıya Alınmış Tutku kitaplarını, Askıya Alınmış Tutku sözleri ve alıntılarını, Askıya Alınmış Tutku yazarlarını, Askıya Alınmış Tutku yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Blanchot'un tutku tanımı
Bizim için önem taşıyan her şeyin ötesinde olduğundan kavuşmak imkân dahilinde değilmiş gibi gözüktükçe bizi çeken ötekine, sanki bize rağmen, zorunlu olarak bağlayan şeydir tutku!
İnsanlar gibi diyebilir miyiz?
Fransız edebiyatı her zaman bir kitabın önemini sıkıcı olması olgusuyla karıştırmıştır. Gerçekten de insanlar okudukları kitabı bitirmiyorlarsa, o kitabın tamamen kibre bulanmış olması, sürekli göndermeler yapılması, kendini beğenmişliği söz konusudur...
Tesadüfe inanır mısınız?
Kendimi büyük oyunun bir parçası olarak hissetmeyi severim: Kontrol etme kapasitesine sahip olmamak ama olayların seyrini öngörebilmek. İnsanların huzursuzluğu da buradan doğuyor sanırım, istedikleri seviyede olmadıklarının, kendi hayatlarının hakemleri olmadıklarının trajik bilincinden.
Çocuk meselesi bir kadın meselesidir. Erkek meselesi bir kadın meselesidir. Erkek bilmez bunu. Erkek kas gücünü, maddi gücünü özgürce kullanmak üzere yanılsamalar yaşarken, zekasının derinliği erkeksi olmayacaktır. Yalnızca kadın, erkeğin kendisiyle ilgili hatasından haberdardır. İyi pişmemiş bir biftek için atılan tokattan daha beteri vardır, o da gündelik hayattır.
Christine Willemin davası üzerine makale
Bazen siyasi ütopyaya inanılır...
Allende'ye, evet, 1917 Devrimi'ne, Prag Baharı'na, Küba'nın ilk zamanlarına, Che Guevara'ya.
İnsan bilincini basitleştirmeye ilişkin her girişim, kendi içinde faşist bir yan barındırır (bu noktada, Stalinizm ve Hitlercilik aynı şeydir).
Stalin modeli, devrimden uzaklaşıyordu ve 1956 yılında Macaristan'da yaşanan olaylar canımı sıkmıştı. Partiden ayrılmak tabii ki bir travmaydı. Ancak 1968'le, kendime rağmen, komünist ideolojinin kurbanı olduğum hissinden kurtuldum. Bireyin çelişkilerini ortadan kaldırmaya çalışırken, bireyi daha da yabancılaştıran Marksist demagojiden bıkmıştım.
Müzik, gerçek müzik, hiçbir zaman başka bir şeyin arka planı olamaz. İçimizi tamamen doldurmalı ya da boşaltmalıdır.
Gerçekliğin sözde doğruluğu beni ilgilendirmiyor.
Bunca zaman sonra, Hindistan ve Hindiçin'den hangi görüntü kaldı aklınızda?
Aşırılıkların, sefaletin, ölümün, çılgınlığın ve yaşamın yığınlar halinde biriktiği, dünyanın akıl almazlığının kalbi oralar.