Sadece birkaç saniye suyun altında kalsan bile çok uzun zamandır nefes alamıyormuşsun hissine kapılırsın. Su yüzüne çıktığında içine çektiğin ilk nefes, hayatında aldığı en önemli nefes haline gelir.
Ama lavinia nın kalbinin zıplamasına ve midesindeki kelebeklerin serbest kalışına sebep olan bu değildi. Adam ne zaman ona adıyla seslense tuhaf hissediyordu.Adını hiçbir zaman çok sevmemişti ama ne zaman onun dudaklarından dökülse Lavinia belki de bu zamana kadar yanıldığını düşünüyordu.Acıyla kabullendi. Bu adam o güzel ses tonuyla en kötü sözlerin bile kulağa bir şiir gibi gelmesini sağlayabilirdi.
“Lavinia, ne oldu?”
Lavinia’nın sırtından kayıp göğsünü sıkıca saran ellerini, Aiden’a yasladığı yumuşak vücudunu ve sıcaklığını görmezden gelmeye çalıştı Aiden.
“Kov onu!”
“Neyi?” Aiden şaşkın şaşkın sordu. Gerçekten bir şey anlamıyordu.
“Kediyi! Ah !” Kedinin biraz daha kendilerine yaklaşmasıyla Lavinia Aiden’ı tekrar döndürdü.
“Tanrı aşkına, bütün bunlar bir kedi yüzünden miydi?” Aiden inanamayarak sordu. Konuştuğunda, Lavinia’nın sesi nefes nefese geliyordu ve sesinde korkuyu işitmek mümkündü.
“Evet. Kedilerden çok korkarım. Lütfen Aiden. Ah! Buraya geliyor.”
Kendisine adıyla seslenmesinin şokunu atamadan, yanlarına doğru gelen kediye odaklandı Aiden. Gülsün mü, vücudunu saran sıcaklığa mı tepki versin yoksa kediyi mi kovsun karar veremedi.
“Pekala pekala, eğer beni bırakabilirsen.”
“Olmaz! Buraya geliyor. Lütfen kov!”