Aslanlı Yol'a Doğru

Nihat Genç

Aslanlı Yol'a Doğru Gönderileri

Aslanlı Yol'a Doğru kitaplarını, Aslanlı Yol'a Doğru sözleri ve alıntılarını, Aslanlı Yol'a Doğru yazarlarını, Aslanlı Yol'a Doğru yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Deliler kimseye bağımlı olmadan ve zarar vermeden tek başına hareket edebilen insanlardır
Bilim ve Maymunlar
Merkez siyaset oyları, dünyanın her yanında aynı zamanda ”sürünün" oylarıdır. Yani milyonlarca insanın, gerçek siyasi değerler hakkında bilgisi olmadığı halde, sadece eşlerine, dostlarına, yakınlarına yani ”sürü” davranışlarına göre oy kullandığı sosyolojik bilimsel bir gerçektir.
Sayfa 34 - Kırmızı KediKitabı okudu
Reklam
Sürü Psikolojisi
Yüzde elli oy, milli irade mi, yoksa sürü mü? Merkez siyaset oyları, dünyanın her yerinde aynı zamanda "sürünün" oylarıdır. Yani milyonlarca insanın, gerçek siyasi değerler hakkında bilgi sahibi olmadığı halde, sadece eşlerine, dostlarına, yakınlarına yani "sürü" davranışlarına göre oy kullandığı sosyolojik bilimsel bir
Sayfa 35 - Kırmızı Kedi Yayınevi - 2012Kitabı okudu
İktidar koltuğunun her insanın karakterinde travmatik bozukluklar yarattığı bilinen insani bir gerek; ağır bir kibir hastalığı ya da ağır bir megalomanlık belirtisi...
İnsanları ırk olarak aşağılamak kimsenin haddi değildir. Ancak, Amerika'nın gönüllü köpeği olmuşları aşağılamak hepimizin hakkıdır
PKK'yı, cemaati, AKP'yi kazıyın, altından Amerika çıkacaktır.
Reklam
İslamcılar kölelikten haz duyuyor ve Sünni islam'ın otoriter doğasını siyaset sanatı sanıp, iktidarlarıyla caka satıyorlar. Hayır, iktidarın hiçbir becerisi yok. Tarihlerin degiştirmediği Sünni Islam'ın gözü kapalı, topal olsun, sinekten olsun, ama başımızda devlet olsun zihniyetidir bu.
YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN BAĞIMSIZ TÜRKİYE...
Burası yetmiş milyonluk ülke; üstelik okumuş yazmış milyonları var. İste bugün Cumhuriyet Bayramı kutlaması için yola çıkanlar... Hem iktidara hem Amerika'ya hem de yedi düvele hesaplarının çok yanlış olduğunu -tașa, sopaya, çirkinliğe, hukuk dışılığa asla müsaade etmeden-neşeli marşları ve sloganlarıyla bir daha gösterdiler. Iste yıkılmaya, ortadan kaldırılmaya çalışılan bu Cumhuriyet'in en karanlık gününde yürüyen yüz binleri gördünüz. Cumhuriyet bu meydanlardaki yüz binleri arkasında bulduğu müddetçe, hiçbirimiz için havada karada ölüm yok. YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN BAĞIMSIZ TÜRKİYE...
Savaş Gürültüsü Okulu
Hastaların koğuşlarında, tıpkı savaş sahnelerindeki gibi patlama sesleri, mermi, bomba sesleri oluşturuluyor. Hastalar yataklarında, aynı sahneleri yaşamaktan bir daha sarsılıyor, bir daha korkuyor. Ve doktorlar hastaların ellerini sıkıca tutup; "Bu seslerle yüzleşmelisin, bu seslere alışmalısın" diye telkinde bulunup, hastanın bu savaş atmosferinden korkmamasını (güya) sağlamaya çalışıyorlar. Ekranlarımız ve konuşmacılarımız tıpkı bu doktorlar gibi, on yıldır hangi yüzleşme paketi açılırsa açılsın, ekrandan halkımıza yaptıkları telkin değişmedi; "yüzleşmelisin, hesap laşmalısın". Ancak "hesaplaşma" sözünün sonrası akıllarına hiç gelmiyor, yani "nasıl?" diye kimse sormuyor. Üstelik bu deneylerden tam tersi sonuçlar alınır. Savaş gürültüsüne tabi tutulmuş nevrotik hastalar, öyle hale gelir ki, artık yanlarında bomba patlasa, dünya yıkılsa kılları kıpırdamaz. En küçük tepki vermeyerek, derin sessizliğe, yani duvarlaşmaya, eşyalaşmaya başlarlar.
Sayfa 9 - Kırmızı Kedi YayineviKitabı okudu
12 Eylül'ün güya yargılandığı mahkemenin önünde toplaşanları görünce, küçükdilimi yuttum. Neden insanlar bunun bir tiyatro oldugunu bile bile, kendi gerçek acilarina figüran rolu verirler? Evlatlarını kaybetmiş insanlar, bir insanın hayatında yaşayabileceği en büyük acıyı yaşamış insanlar, neden "sirk" haline getirildigi bu denli asikar bir "mahkeme" önünde toplandılar? Aklim almıyor... On yılı geçkin süredir görüyorsunuz, AKP'nin Ermeni açılımını, Güneydoğu açılımıni, Avrupa Birliği'ne girme acilimini, Kıbrıs açılıminı, Habur açılımı, Dersim açılımı, 28 Subat açılımını, açılımını... açılımını... Her biri "tiyatro, gösteri" Bu açılımların her biri sahnelenirken, medyada yüzlerce köşe yazarı, yüzlerce sivil toplum örgütü aylarca, hatta yıllarca canla başla hakikatmiş gibi ekranlarda sabahlara kadar delirerek, kudurarak rol aldılar. Hala oyuna, gösteriye, sirke doymadılar. Bu gösteriler" tıpkı İngilizlerin ikinci Dünya Savaşı sonrası askeri okullarında denediği "hayvanları delirtme" tatbikatlarına benziyor. Pavlov'un zil sesiyle mama verilip, şartlandırılan meshur köpek deneylerini biliyorsunuz. İngiliz askeri okulları, tam tersi ni yapıyor. Önce mama verilecek diye köpekleri şartlandırılır, ama sonra mama vermiyor. Sonuç, hayvanlar deliriyor. Zil sesine alışmış hayvanlar, mamayı göremeyince şaşırıyor, sarsılıyor, havlıyor, huzursuzlaşıyor. Velhasıl köpek dahi köpeklikten çıkıyor. Işte on yıl sonrası ülkemiz insanının ruh hali... Bu davalar artık bir halkı "delirtme" tatbikatlarını da geçti.
Sayfa 8 - Kırmızı Kedi Yayınevi - 2012Kitabı okudu
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.