dermanın nerede olduğunu bilememenin verip veriştirdiği, attarların yok sayıldığı bu zamanların bize muştu diye sunduğu “terapiler" medikaller peşinde koşup durduk durmaksızın “tez tez’ diyerek hem de kaçıncı kez.
üşüdük de neden üşüdüğümüzü bilemedik; birbirimize daha çok sarıldıkça, sarılmanın bizi sarmalamasının ne demek olduğunu bilemeyince daha çok üşür olduk.
söyleşemedik sessizliğimizle de, sessizliğin içinde sesler bastırdı seslerimizi; seslerimiz yüreklerimizin sesine ulaşamadan.
oyun içinde oyunlar kurduk hiçkesliğimizle, oyunlar içindeki en büyük oyun Sahibini unutarak.