Bugüne kadar O'nun hakkında çok şey yazıldı, söylendi...
Kimisi doğru, kimisi uydurma, kimisi karalama...
Nihayetinde, Atatürk'ün de bir insan olduğu, O'nun da özel duygularının, ihtiyaçlarının ve beklentilerinin olabileceği ise hep gözardı edildi...
Atamızın derin sevgiyle bağlı olduğu kadınların yanısıra, kısa süreli ilişkilerinin olduğu da söylenegelir hep...
"Ata'nın Gizemli Aşığı", Burgazadalı Helga ile Mustafa Kemal arasındaki aşkı anlatıyor.
Helga ve Atatürk, Florya sahilinde tanışıyor. Pek uzun sürmeyen bu ilişki, Helga'nın zaman zaman Florya Köşkü'ne Atatürk'ü ziyarete gitmesiyle yaşanıyor.
"Ahh! Ben ona aşıktım. Onu hiç kimsenin sevmediği kadar sevmiştim. Dokunabilecek kadar yaklaşabiliyordum yanına. Bir gölge gibi takip edebiliyordum... Kürek çekerken, kulaç atarken... Genç kızlar etrafında pervane olurlardı. Ben, kumsalda güneşlenirken üzerinde kuruyan tuz taneciklerini bile bulunduğum yerden görebilecek kadar yakındım ona.
Nefes alıp verişini duymak, o sıcak gülüşünü... Göz göze gelince buhar olup uçacağım sanırdım...
Denize açıldığı bir gün, bir kuğu gibi kıvrak onun içinde bulunduğu kayığa süzülüverdim. Ayaklarının dibindeydim. O telaşla, başımı bir yerlere çarpmışım. 'Çocuk' dedi bana. Elimden tuttu. 'Bir şeyciğin yok ya?' Kürekleri bırakıp başımı okşadı, güldü bana. Utancımdan yerin dibine girmiştim."
Sonra?
Sonrası, Hakan Gezik'in kaleme aldığı, "Ata'nın Gizemli Aşığı" kitabında...
Okumanız ve sevmeniz için...
(Tanıtım Bülteninden)