Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar

Yurdakul Yurdakul

En Eski Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar Gönderileri

En Eski Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar kitaplarını, en eski Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar sözleri ve alıntılarını, en eski Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar yazarlarını, en eski Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ TÜRK MİLLETİNİN ÖZ VE AZİZ MALIDIR"
Konya'da Atatürk'e, halk tarafından, hediye edilmiş olan konakta, Konya mebuslarından bazılarının da, davetli olarak, bulunduğu bir akşam yemeğinde, Milli Mücadele'den söz açılmıştı; sofrada bulunanlar, o zaman a ait hatıralarını anlatıyorlardı; Atatürk çok neşelenmişti. Bu tatlı sohbet en hararetli noktasına geldiği bir sırada mebuslardan Refik Bey (Koraltan), Atatürk'e hitaben uzun bir nutuk vermeye koyuldu; özet olarak: -Her şeyi yapan sensin, bütün varlığımızı sana borçluyuz; sen olmasaydın, başka hiç kimse, hiç bir şey yapamazdı, bundan sonra da yapamaz; Allah seni başımızdan eksik etmesin! demek istiyordu. Atatürk'ün neşesi kaçmış, sıkılmaya başlamıştı; bahsi kapatmak istedi: Beyefendi, dedi, bütün yapılanlar, herkesten evvel büyük Türk milletinin eseridir; onun başında bulunmak bahtiyarlığına ermiş bulunan bizler ise, ancak gene onun şuurlu fedakarlığı sayesinde ve fikir ve iman birliği içinde müşterek vazife görmüş, öylece başarı kazanmış insanlarız; hakikat bundan ibarettir demişti.(16 s. 46)
ATATÜRK'ÜN DİSİPLİNİ
Atatürk, millet ve memleket namına hemen başarılması icap eden bir vazifeyi ifa sırasında, önüne çıkıp da yenilmesi imkansız gibi görünen güçlüklerden yılmaz, tereddüte düşmez, hiç bir fedakarlıktan çekinmezdi.(Hasan Rıza Soyak 9 s. 50-51)
Sayfa 25 - TRUVAKitabı okudu
Reklam
ATATÜRK'ÜN DİSİPLİNİ
Başladığı bir işi bitirmeden rahat edemezdi; zaruret olmazsa, işini geriye bırakmak adedi değildi; bazen hiç durmadan 30-40 saat çalıştığı olurdu.
Sayfa 24 - TRUVAKitabı okudu
Çalışma şekli
Atatürk çalışmalarında; zaman, mekan, hatta imkan şartlarıyla ilgili değildi; nerede, hangi şartlar altında olursa olsun bir vazife karşısında bulundu mu, hiç vakit kaybetmeden, onun icabını yapmaya koyulurdu. Cumhurbaşkanı olduktan sonra ve normal zamanlarda bile, çok kere, kırda, bayırda yere oturarak veya otomobil içinde çalıştığı, evrak tetkik ve imza ettiği olmuştur.
Sayfa 25 - TRUVAKitabı okudu
ATATÜRK'ÜN DİN HAKKINDA FİKRİ VE YORUMU
"Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi, fakat bina uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçları döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur,(tefsirler, hurafeler) binayı daha fazla hırpalamış. Nihayet bu çok yaygın bina dokunulamaz ve tamir edilemez hale getirilmiştir. Bunu; ülkeyi yıllarca yönetenler isteyerek veya bilmeyerek yapmışlardır. Bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez. Ancak zamanla çatlaklar derinleşecek ve sağlam temeller üstünde yeni bir bina kurmak lüzumu hasıl olacaktır.
ATATÜRK'ÜN DİN HAKKINDA FİKİR VE YORUMU
Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine daima saygı gösteririz. Düşünüşe ve yorumlara karşı değiliz. Biz sadece, din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, saçma görüş ve uygulamalara dayanan katı ve sapık hareketlerden sakınıyoruz. Yobazlara asla fırsat vermeyeceğiz. (Asaf İlbay 17 s. 12)
Sayfa 111 - TRUVAKitabı okudu
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.