Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Atatürk ve Tam Bağımsızlık

Muammer Aksoy

Atatürk ve Tam Bağımsızlık Sözleri ve Alıntıları

Atatürk ve Tam Bağımsızlık sözleri ve alıntılarını, Atatürk ve Tam Bağımsızlık kitap alıntılarını, Atatürk ve Tam Bağımsızlık en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mustafa Kemal Atatürk
Güçten ve yetenekten yoksun olanlara yüz verilmez. İnsanlık, eşitlik, yiğitlik gereklerini; bütün bu niteliklerin kendilerinde bulunduğunu gösterenler isteyebilir
Felix Greene'nin "Vietnam Vietnam" adlı kitabı
"1964 de, McNamara'ya karşı suikast hazırlamakla suçlanan Nguyen Van Troi adlı genç bir elektrikçi idama mahkum edilmişti. Troi, idamından birkaç dakika önce gazetecilere bir demeç verdi. Büyük bir soğukkanlılıkla: "Ben hiçbir günah işlemedim, dedi. Günah işleyen, Amerikalılardır." Gözlerinin bağlanmasını, reddetti. "Bırakın" dedi, sevgili vatanıma son bir defa daha bakayım". Ölürken de: "Yaşasın Vietnam", diye bağırdı. Van Troi, bugün Kuzeyde olduğu kadar Güney'de de bir milli kahraman olarak anılmaktadır"
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk
Bu ülkenin öz sahibi kendileri imiş gibi davranıyorlardı. Haksızlığın, densizliğin bundan büyüğü olamazdı. Öylelerinin bu verimli ülkede hiç hakkı yoktur. Ülkeniz, sizindir. Türklerindir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Lider
Atatürk ekonomik hayatın toplumdaki bütün öteki alanlara egemen olacağını, ekonomi ile askerliğin çatışması halinde ekonominin galip çıkacağını, en kesin bir dille belirtebilmiş bir askerdi.
Sayfa 143Kitabı okudu
Tam Bağımsızlık Türkçülük İle Sağlanır
"Bağımsız Türkiye derken, Washington'dan ayrılmayı kasdediyorlar; bunun kaçınılmaz sonucu ise, Moskova ile beraber olmaktır" yolunda bir düşünüş tarzının doğruluğu ise, ancak ve ancak "kesin surette bir efendi bulmaya alışmış ruhlar" için söz konusu olabilir. Hiçbir devletin vesayeti altında olmaksızın tam bağımsızlık ilkesini benimsemiş bulunan, Atatürk'ün sözlerini ve davranışlarını ciddiye alan, kişiler için ise, böyle bir düşünüş söz konusu bile olamaz.
"Yabancı uşağı" olduklarını, "yabancı bir devletin himayesini' sözleri veya eylemleri ile savunarak" ortaya koymuş kişilerin ağzından ya da kaleminden çıkacak görüşlere, aksi ispat olununcaya kadar şüpheli tuzaklar gibi bakılabilir.
Reklam
Aptallığı başarı olarak görüyorlar
Gelecek kuşakların da aşağılık duygusuyla sakat olmaları ve "iyi bedelle satılık kişiler haline gelmeyi" bir utanma konusu değil bir iftihar sebebi sayacak kadar çarpık bir düşünüşe ve bozuk ölçülere sahip olmaları ve böylece "tükenmez gönüllü satılıklar kaynağı" yaratma amacı güdülmektedir. Bunun için de, "koruyucu-sömürücü devlet' in, ya da onun şirketlerinin, az gelişmiş ülkenin kamuoyuna egemen olmasını sağlayacak "kitle eğitim ve haberleşme araçları", ile kişilerin kafalarını sistemli ve sürekli olarak yıkamaları (daha doğrusu afyonlamaları) gerekmektedir.
Sayfa 122Kitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Gerçek belirdi mi yalan, ortadan kalkar. Saçma sapan ve uydurma şeyler, kafalardan çıkmalıdır. Her türlü yükselmeye ve gelişmeye istekli olan ulusumuzun sosyal devrim adımlarını kesmek, kısaltmak isteyen engeller ortadan kaldırılmalıdır.
Sayfa 178Kitabı okudu
Amerikancı,rusçu,arapçı olurlar ama TÜRK olamazlar
"Yabancı bir devletin koruyuculuğunu istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği itiraf etmekten başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç düşünülemez. Oysa Türk'ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür.
Sayfa 177Kitabı okudu
Atatürk, Tarsus'ta çiftçilerle yaptığı konuşmada da şöyle diyordu: "Bizi iktisadi hayatımızı geliştirme,böylece refaha ulaşma amacına varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır: Biri dış düşmanlardır. Bunlar bizi, bir sömürge haline koymak için ilerlememizi istemeyenlerdir. Fakat bizim için bunlardan daha zararlı daha öldürücü bir sınıf daha vardır: O da içimizden çıkması muhtemel olan hainlerdir"
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Ekonomik somuru ise, artık haraca bağlamakla olmaz. Zamanımızdaki haraç, sömürülecek devletin ekonomik yaşantısına doğrudan doğruya veya dolambaçlı surette egemen olarak, kilit noktalarını ele geçirmelerini, yabancı sermayenin aşırı karlar elde etmelerini, başka memleketlerin piyasalarını kendileri için açık bir pazar haline getirmelerini sağlama biçiminde gerçekleşmektedir.
Sayfa 121Kitabı okudu
Bütün mesele, "bağımsızlık için gerekince sonuna kadar savaşmayı göze almakta", yani "kararlı olmakta" ve "ölümü köleliğe tercih eden bir inanca sahip olabilmekte"dir. Köle ruhlu (uşak ruhlu) yöneticiler yerine, Atatürk ruhlu devlet adamları bir ulusun kaderine hakim olursa, bu sorun kendiliğinden çözülür.
Köle olmaya razı olan bir ulusu,kölelikten kurtarabilmek imkansız gibidir. Çünkü satılık yöneticiler, daima ve her yerde bol bol bulunabilmektedir. Ulusun çekirdeği de, zor olan bir bağımsızlık yerine, kolay olan bir uşaklığı tercih ediyorsa, bugünkü yöneticiler değilse bile yarınki yöneticiler onu satacaklardır.
Bağımsız Yaşayım da Kuru ekmek olsa yerim
Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında Uşak durumunda kalmaktan kendini kurtaramaz. Yabancı bir devletin koruyuculuğunu istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç düşünülemez. Oysa Türk'ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyidir. Öyleyse, ya bağımsızlık ya ölüm!"
Sayfa 169Kitabı okudu
Bizim korkaklar veya hainler, manda idaresini sağlamak için uğraşırken, emperyalist devletler de, hem parçalamak hem de manda altına almak için çabalarına devam etmekte idiler. Mustafa Kemal Ankara'ya geldiğinin ertesi günü bu konuda şöyle diyordu: «Şeref ve namus/an üzerine imza etmiş oldukları mütarekenamenin hiçbir noktasına riayet etmedikten başka 12. maddenin ahkamına muhalif olmak üzere devletimizi manda altına almak ve hatta büsbütün inkişama uğratan kararlarına kadar ileri gittiler. ·(Atatürk, Ankara 28.12.1920, Söylev ve Demeçler c.2, s. 7).
Sayfa 160Kitabı okudu
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.