Yeni kuşakların, neredeyse 200 yıldan beri uğradığımız felâketlerin sebeplerini ve sonuçlarını öğrenmeleri, Milli Mücadele’nin nasıl kazanıldığını, Türk inkılâbının temel felsefesini iyi anlamaları şüphesiz ki, tarih bilinciyle yakından alakalıdır. Bu noktada tarihçilere düşen görev, gençlerin sağlam bir tarih bilincine sahip olmalarını ağlamaktır. Gençleri, olayları ve olguları, Atatürk’ün gösterdiği istikamette, akılcı düşünceyle yorumlamaları ve problemleri ilmî yaklaşım ve metotla çözümlemeleri için donanımlı hale getirmektir. Kitap, işte bu endişelerle hazırlanmış, Atatürk’ün önderliğinde Türk milletinin geçirdiği büyük inkılâbın/değişimin tarihi yazılmaya çalışılmıştır. Vurgu, devletten ziyade milletedir: Dahi bir liderin, önderliğinde Türk milletinin en zorlu mücadeleyi nasıl verdiği, modern bir devleti nasıl inşa ettiği, bütün aşamalarıyla anlatılmaya çalışılmıştır. Bunu yaparken, Atatürk’ün “Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir, yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” sözünü hatırlarında tutan yazarlar, tarihi yapanlara sadık kalmaya, olayları “nasıl yaşandıysa öyle” aktarmaya azami gayret göstermiştir.