Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Kemal'in Ağzından Vahidettin

Atatürk'ün Bana Anlattıkları

Falih Rıfkı Atay

Atatürk'ün Bana Anlattıkları Sözleri ve Alıntıları

Atatürk'ün Bana Anlattıkları sözleri ve alıntılarını, Atatürk'ün Bana Anlattıkları kitap alıntılarını, Atatürk'ün Bana Anlattıkları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mustafa Kemal Atatürk
İstanbul'da Perapalas otelinin bir dairesine yerleştim. Artık her şeyin mahvolduğuna kani bir adam gibi meyus(karamsar) düşünüyordum. Ancak mahvolan bu her şeyin tekrar kurtarılabileceğine kani bir adam gibi müteselli idim.
"Görüyorsunuz arkadaşlar, bir millet esirliğe düşünce o milletten olan herkes nasıl bir hiç olur."
Reklam
"Zavallı Talat Paşa! Kendisinin bir çapkın Ermeni kurşunuyla Berlin sokaklarında yere serildiğini işittiğim zaman ne kadar üzülmüştüm."
Sayfa 9
Atatürk'ün alman generale verdiği tarihi cevap
Salonun bir köşesinde, demin işaret ettiğim Balkan muhaberesi kumandanları hararetli bir tartışma içindeydiler. Bir büyük kumandan diyordu ki: " Efendim, bu Türk neferlerinden hayır yoktur; bunlar hayvan sürüsüdür. Yalnız kalmayı bilirler. Allah muhafaza etsin, böyle hissiz bir sürüye kimseyi kumandan etmesin..." Kendi vaziyetimi unutarak onlarla alakadar oldum. Coşkun mükâlemenin en çok söyleyen kumandanına dedim ki: "Paşam, biz de askeriz, biz de orduya kumanda etmiş adamız. Türk neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez...Eğer Türk neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki, onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır. Eğer siz kaçtığınız alçaklığını Türk neferlerine yüklemek istiyorsanız insafsızlık ediyorsunuz" Muhatabım olan general beni tanımıyordu. Yahut tanımamazlıktan geliyordu. Biran durdu, sağındaki solundaki arkadaşlarına sordu: "Kimdir?" Fısıltılar bu zatı tenvir etti. Ondan sonra sükût devam etti.
"Çok şaşılacak şeydir ki ayakları altında çiğnenen bu muhitte hala bir saltanat, bir hükümet, bir varlık farz edenler vardı."
"Türk ordusunun faziletini, kıymetini ve bu ordu ile neler yapılabileceğini benim kadar anlayan az olmuştur."
Reklam
Evdeki vedaları bitirmiştim. Tam o sırada gelerek beni büroma götüren bir dostum, aldığı bir habere göre benim ya hareketime müsaade edilmeyeceğini, yahut vapurun Karadeniz'de batırılacağını söyledi. Yıldırımla vurulmuşa döndüm.Daha sonra vaktiyle uzun müddet yanımda çalışan bir erkanıharp de gelerek, maiyetinde çalıştığı bir Damat'tan aynı şeyleri öğrendiğini bildirdi.
Sayfa 141Kitabı okudu
Ağır ve katî bir kararın doğruluğuna inanmak için vaziyeti her köşesinden mütalâa etmek lâzımdır. Ağır ve katî karar tatbik edilmeye başlandıktan sonra: Keşke şu tarafını bu tarafını da düşünseydim... Belki bir çıkar yol bulurduk. Yeniden bunca kan dökmeye,bunca can yağmaya ihtiyaç kalmazdı!" gibi tereddütlere yer kalmamalıdır: Böyle bir tereddüt,karar sahibinin vicdanında kanayan bir nokta olur ve onu yaptığının doğruluğundan da şüpheye düşürür.
Ordu Müfettişliği
Kazım Paşa (Karabekir) ile açık konuşarak bütün düşündüklerimi anlattım;" Her ne sebep ve maksatla beni İstanbul'dan uzaklaştırmak için vesile aramışlar ve bu memuriyeti bulmuşlar. Hemen kabul ettim Ben zaten şu ve bu suretle Anadolu'ya geçmek için fırsat arıyordum. Madem ki onlar teklif ettiler, fırsattan mümkün olduğu kadar istifa etmeliyiz.
Sayfa 126Kitabı okudu
İstanbul'un işgali
Şişli'deki evimde yeni vaziyeti mulahaza ediyordum. İstanbul sokakları itilaf devletlerinin süngülü askerleriyle dolmuştu. Boğaziçi, toplarını sağa sola çeviren düşman zırhlılarıyla, lacivert sularını göstermeyecek kadar örtülüydü. Koskoca İstanbul ve koskoca İstanbul' un yüzbinlerce halkı sesleri kısılmış haldeydi. İstanbul ufuklarında yükselen şeyler, yalnız düşman sesleri, düşman hakaretleri, düşman bayrak ve süngüleriydi. Şayanı hayrettir. Artık adi bir mendil altında çiğnenen bu muhitte hala bir saltanat, bir hükümet, bir varlık farzedenler vardı.
Sayfa 102Kitabı okudu
925 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.