Atatürk dil çalışmalarına çok değer ve önem verdi.
1932 yılında Türk dil kurumunu kurarak Türkçe çalışmalarını başlattı. Ne yazık ki atatürk'ten sonra bir başka sapma ortaya çıktı. Yani nasıl vaktiyle o güzel, kudretli, görkemli Türkçe içine olur olmaz gereksiz yere Arapça ve Farsça sözcükler doldurularak dilimiz güzelliği ve ahengini bozulmuş ve Türkçe Türk'ün köklerinden doğup gelen dil olmak yerine başka bir takım dillerin etki alanına giren bir garip dil haline gelmişse; bugün de bir başka sapmayı görüyoruz. Dilimizde olur olmaz yere Türkçesi varken ve Türkçesini bulmak zor değilken yabancı dilden İngilizceden lüzumsuz sözler koyuyoruz. Bu yol yanlış bir yoldur, bunun gideceği yerde yani böyle sürüp giderse Türkçenin tanınmaz hale gelmesidir. Bu konuda herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum.
Akıl ve bilim... Peki ama Atatürk hiç bir nas hiçbir dogma yani değişmez kural bırakmıyorum üzerine tartışılmaz hiçbir söz ve eylem bırakmıyorum derken acaba Atatürk'ün yolundan gidenler Atatürk'ün buyruğuna uygun hareket ettiler mi?