Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Atatürk'ün Son 100 Günü

Cevat Şenol
8.2/10
9 Kişi
48
Okunma
7
Beğeni
1.119
Görüntülenme
Atatürk daha önce de bazı rahatsızlıklar geçirmiştir. Ancak onu esas sarsan, sonunda onu ölüme kadar götürecek olan bir karaciğer rahatsızlığı olan "siroz"dur. Ama sirozun başlangıcını doktorlar 1936 yılına kadar götürürler. Çünkü halsizlik ve yorgunluk Atatürk'te o yıllarda görülmeye başlar. Hastalığın gerçek belirtileri 1937'de ortaya çıkar. Gittikçe sıklaşan burun kanamalarını, vücutta kaşıntılar izler. Ne var ki, bu kaşıntılar değişik nedenlere bağlanır, hatta 1937 sonbaharında karıncaların bastığı Çankaya Köşkü'nde yoğun bir karınca savaşı bile yapılır. Doktorlar, Atatürk'teki belirtileri görmelerine rağmen doğru teşhis koyamazlar ve hastalığın ilerlemesine neden olurlar. 11 Kasım 1923'te Çankaya'da öğle yemeğinden sonra göğsünde ve sol kolunda ağrı hisseden Gazi'yi ve eşi Latife Hanım'ı orada tesadüfen bulunan Dr. Refik Saydam tedavi etmiş ve Atatürk'ün krizi atlatmasını sağlamıştı. Cumhurbaşkanı iki gün sonra, 13 Kasım 1923'te bir kriz daha geçirince, Prof. Dr. Neşet Omer, Ankara'ya çağrılmış ve Atatürk ile Latife Hanım'ı tedavi etmiştir. İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Neşet Omer (İrdelp) rahatsızlığın çok çalışmaktan, yorgunluktan kaynaklandığını, alkolü, tütünü, kahveyi azaltması, dinlenmesi gerektiğini, bu dinlenmenin Akdeniz sahillerinde yerine getirilmesinin iyi olacağını ifade etmişti. 28 Mart 1938'de, Ankara'ya gelen Dr. Fissenger, Atatürk'ü muayene eden ve karın kısmında az miktarda da olsa su toplandığını belirtti. Dr. Asım Aral ve Neşet Ömer beylere durumu açıkladı ve hastanın istirahat etmesini önerdi. Dr. Asım ifadesine göre Türk doktorları, Atatürk'ten çekindikleri için her şeyi olduğu gibi Atatürk'e söyleyemiyorlardı. 30 Mart 1938'de, Atatürk'ün sıhhatinin endişe verici olmadığı ve bir buçuk ay istirahat edeceği açıklandı. 8 Haziran 1938'de, Prof. Dr. Fissenger tekrar Türkiye'ye gelip, İstanbul'da Savarona Yatı'nda Atatürk'ü muayene etti ve 10 Haziran 1938'de gerekli direktifleri verdikten sonra ayrıldı. Atatürk bu rahatsızlığı arasında Hatay sorunu ile çok ilgilenir. Hatta 19 Mayıs 1938'de hasta hasta Mersin'e, İskenderun'a gider. Adana'da güneş altında Türk ordusunun geçit törenini izler. Atatürk, Mersin dönüşü Ankara'ya uğrar. Ankara'da fazla kalmaz, 27 Mayıs günü İstanbura gider. Dr. Reşat Belger'in ifade ettiği üzere, Atatürk'ün hafızasında bir zayıflama olmamıştır. Oysa bunun tersini ortaya atanlar vardı. Ancak, durumu iyi değildi ve Fissenger de durumu iyi görmüyordu. Eylül sonlarına doğru Atatürk'te kımıldayacak hâl kalmamıştı. Hâlsizliğinden sigarayı parmaklarının arasında tutamıyordu. Atatürk, ilk kez ağır komaya, 16 Ekim 1938'de girdi. (Tanıtım Bülteninden)
Yazar:
Cevat Şenol
Cevat Şenol
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 34 dk.Sayfa Sayısı: 232Basım Tarihi: 2010Yayınevi: Yılmaz Basım
ISBN: 9786056339424Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
232 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
3 Ağustos 1938 tarihinden başlayarak, Atatürk'ün ölümüne kadar olan süreci gün gün anlatan bir eser. Kitapta günlük yapılanlar kısa başlıklar ile anlatılmış. Onun dışında kalan kısımlarda Atatürk'ün fikir dünyası, inkılapları, anıları ve söylemleri anlatılıyor. İyi bir Atatürk okuyucusu için sıradışı çok fazla bilgi var diyemem ama çok başarılı bir derleme diyebilirim. Daha önce hiç bilgimin olmadığı, 90 yaşındaki Abd'li bir kadının Atatürk'e yazdığı övünç dolu mektup ile Yunan genç bir kadının Atatürk'e yazdığı mektup beni çok şaşırttı. Bu mektuplar Ulu Önder'in yaşadığı dönemde milletlerarası nasıl bir itibar gördüğünün en yalın göstergesi. Bunun dışında Atatürk ile Çanakkale Savaşı'nda savaşmış bir Yunan Generalin yıllar sonra yazdığı mektup da büyük beğenimi kazandı. Atatürk'ün son 100 gününde yanında sürekli olarak kardeşi Makbule, manevi kızı Afet İnan ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen bulunuyor. Özellikle Gökçen'in anıları kitaba büyük değer katmış. Tabii ki Ulu Önder Atatürk'ün vefatının anlatıldığı bu kitap oldukça duygu yüklü. Ben eseri başarılı buldum ve tavsiye ediyorum. Ulu Önder'in sözü ile bitireyim. " Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın. "
Atatürk'ün Son 100 Günü
Atatürk'ün Son 100 GünüCevat Şenol · Yılmaz Basım · 201048 okunma
Reklam
232 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Mustafa Kemal Atatürk'ün son 100 gününü, yaşamından kesitler ile anlatan eser. Kitabın sonunda, cenazenin bozulmaması için yapılan tahnit işlemi, geçici kabri olan Etnografya Müzesi'ne götürülmesi, 10 Kasım 1953'te Anıtkabir'e defnedilmesi de anlatılıyor.
Atatürk'ün Son 100 Günü
Atatürk'ün Son 100 GünüCevat Şenol · Yılmaz Basım · 201048 okunma
232 syf.
8/10 puan verdi
Atatürk'ün son yüz gününü; Atatürk'ün yakın çevrelerinden anılar ve hatıralar ile anlatan, fazla beklentiye kapılmadan okunacak faydalı bir eser olarak görmekteyim. Ayrıca Atatürk'ün Cenaze ve Defin işlemleri ile ilgili de geniş bilgiler mevcuttur...!
Atatürk'ün Son 100 Günü
Atatürk'ün Son 100 GünüCevat Şenol · Yılmaz Basım · 201048 okunma
232 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Atatürk'e olan sevgimin,aşkımın ve özlemimin sanırım tarifi yok.Bunun için bildiğim tüm kelimeleri de kullansam oluşacak cümle yetersiz bir cümle olacaktır... Yer yer boğazım düğümlendi,özellikle naaşını tahniti ve defin sürecinde,yer yer gözlerim doldu,kendimi zor tuttum.Ama inanın bana Atama dair öğreneceğimiz her satır bilginin değeri çok
Atatürk'ün Son 100 Günü
Atatürk'ün Son 100 GünüCevat Şenol · Yılmaz Basım · 201048 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.