Alain de Botton’un Ateistler İçin Din kitabının ismine ilk bakışta, dinlere neden inanılmaması gerektiğini açıklayan bir içerikle karşılaşacağımı düşünmüştüm. Ancak kitap, tahminimin aksine, 2000 yıldır insanların Tanrı ile olan bağlarını neden koparamadıklarını ve bilimin ilerlemesine rağmen inanmaya devam etmelerinin sebeplerini belli başlıklar altında ele alıyor.
Yazar, Tanrı’nın “öldürülmesiyle” birlikte modern insanın seküler hayatında oluşan boşluğa dikkat çekiyor. Bu boşluğu anlamak için de günümüze kadar ulaşan kadim dinlerin yapılandırıcı ve kolaylaştırıcı yönlerine odaklanıyor. Ona göre dinler, insanların daha iyi bireyler olmalarına yardımcı olacak çeşitli telkinler, ritüeller ve manevi araçlar sunuyor. Bu ritüeller, insanların manevi gereksinimlerini karşılamada da işlevsel oluyor.
Ayrıca sanat ve mimarinin, dinin dili hâline gelerek insanlara anlam arayışlarında yardımcı olduğunu savunuyor. Dini sembollerle süslenmiş yapılar ya da sanatsal imgeler, insanların içsel yolculuklarını besliyor. Alain de Botton, tüm bu unsurların insanları daha şefkatli,ve daha erdemli bireyler olmaya teşvik ettiğini öne sürüyor.
Yazar insanların dinden kopsa bile topluluk duygusu ,ahlak ritüel ve aidiyet gibi duygu ve ihtiyaçları besleyecek uygulamaların hayata adapte edilmesi gereğini savunuyor.