Mektepte bir hocamız bize kalbi anlatırken onu emme basma tulumbalara benzetmişti. Kan yerine duyguları emip basan manevî kalb de işleme tarzı itibarile aşağı yukarı ayni cinsten bir tulumba.
Hüzün veya sevinçlerimizin dış sebeplerinde bellibaşlı bir fark olmadığı halde bakıyorsunuz kabını çatlatacak kadar ağır maddelerin hücumu ile dolu, bakıyorsunuz bir anda hepsini görünmez bir kapıdan dışarı sürmüş, bomboş ve tamtakır…