Öyle şaşkınım ki..
Bir kitap bu kadar kısa olup da nasıl böyle etkileyici olur!
Gerçi birçok bu tarife uyan kitap mevcut ama benim korkularımdan birini yüzüme yüzüme vuran ender kitaplardan olduğu için daha çok etkilendim.
Ne mi korkum: Donmak!
Donmayı bırakın üşümekten bile nefret eden biriyim. Aslında donarak ölmek birçok ölüm şeklinden daha iyidir ama o ölüm noktasına gelene kadar geçen uzun süreci sürdürmek aşırı zor bir iş.
Buradan kitap karakterine seslenmek istiyorum: Senin oralarda tek başına ne işin var be kardeşim! Otur oturduğun yerde, ne bu macera tutkunluğunuz!
Kitabı bitirdikten sonra bi üzüntü çöktü üzerime. "Into The Wild" filminin sonunda da böyle hissetmiştim. İnsanın macera ve merak duyguları hayatın pahasına mı olmalı diye sorgulamıştım.
Neyse efendim gelelim insan türünün çok zeki, çok iyi donatılmış olduğu yalanına...
İnsan en donanımsız, (belki) en akılsız canlılardan... Yaşadığımız alanın dışına çıkınca ölümle burun buruna gelmemiz de işte bu yüzden. Bu kadar teknolojiye, bu kadar IQ'ya rağmen insanoğlu pek de doğaya, çevreye... uyumlu değildir.
Ve ben bir uyuzluk yapıp bu kitabı özellikle yaz mevsimini sevenlere tavsiye ediyorum. :)) Nihahahaha