Yürümeye Övgü
Kentleri nasıl gezineli? Yanıtı pek zor olmayan bir soru. Tabiki yürüyerek. Ama aylak aylak bir yürüyüşten bahsediyorum. Aylak insan kentte, ormanda yürür gibi yürür, keşiflere açıktır. Yüzleri ve yerleri gözleyerek kent hakkında ipuçları toplar. Tıpkı doğa yürüyüşlerinde çiçek toplayan yürüyüşçüler gibi. Fransız antropolog ve sosyolog David Le Breton’a göre aylak amatör bir sosyologdur ama aynı zamanda da güçlü bir romancı, bir gazeteci, bir siyaset adamı, bir anı toplayıcısıdır. Her zaman uyanık, gevşek ve uyuşuktur.
Kentte yürüyüşe tablolar, manzaralar, görüntüler eşlik eder ve insanın merakı sürekli canlı kalır. Bir yığın önemsiz gibi gözüken olay gerçekleşir. Karşılaşılan insanların bazıları keyif, bazıları sıkıntı verir. Yürüyüş aynı zamanda sokakları, evleri, pencereleri, meydanları, anıtları, camileri, dükkânları seyretmektir.
Kent yürüyüşçülerine mahallelerde, sokaklarda farklı kokular eşlik eder. Sabah kokulan, öğle kokuları, akşam kokuları farklı farklıdır. Ekmek kokusu, pasta kokusu, kebap kokusu, köfte kokusu, simit kokusu, döner kokusu, balık kokusu, evlerin pencerelerinden uçup gelen yemek kokuları. Tüm bu kokular yürüyenin iştahını kabartır, onu yemek düşlerine sürükler.