''Halk kimdir? Neyi kendi iyiliği saymaktadır? Bir zamanlar insanlar, yarar kavramının ahlaki değerlere dayanarak tanımlanması gerektiğine, hiç kimsenin kendi çıkarını, başkasının hakkını ihlal ederek sağlayamayacağına inanırdı. Eğer şimdi insanların, neyi kendi çıkarları sayıyorlarsa, o uğurda beni herhangi bir şekilde kurban etme hakkına sahip olduğuna inanılıyorsa, eğer insanlar benim mallarımı, sırf ihtiyaçları var diye alma hakkına sahip olduklarına inanıyorsa... eve giren bir hırsız da aynı şeye inanmaktadır. Arada bir tek fark vardır: Eve giren hırsız eyleme geçmek için beni bunu onaylamamı beklemez.''
Bir de çifte standartlı insanların yükselişini göreceksiniz. Bunlar kuvvete dayanarak yaşar ama yağmalayacakları servetin yaratılması için de ticaretle yaşayanlara ihtiyacları var. Bunlar iyiliklerin asalaklarıdır. Ahlaklı bir toplumda bunlar suçlu sayılır, sizi onlara karşı korumak için yasalar, yönetmelikler çıkarılır. Ama bir toplum, haklı suçlular, yasal yağmacılar yaratmaya başlarsa, savunmasız kurbanların servetini çalan bu kişilere karşı bir önlem almazsa, o zaman para, kendini yaratanın intikam aracı haline gelir.