Spoiler alert!
Merhaba, uzun zaman evvel, bu kitaba daha yeni başladığım dönem, düşünce yapım çok farklıydı. Sanırım bu kitaba, ona yeterli değeri göstermeyerek başlamışım. Biraz daha okuyunca şunları fark ettim ki, her ne kadar Hitler'i sevsem ve karakteri hoşuma da gitse yaptıkları çok korkunç. Evet, Hitler zeki bir adamdı, Çöküş'ü izlediğimde onun için üzülmüş ve hatta ölümünün düşman eliyle olmaması için intihar etmesinden dolayı onurlu bir insan olduğunu düşünmüştüm. Lakin tüm bu okuduklarım o kadar üzdü ki beni.
Küçücük çocukların krematoryumlara gönderilmesi, Dita'nın, babasının ölümüne şahit olması... Bu tür şeyler beni çok üzdü. Kendimi o insanların yerine koydum ve savaşın ne kadar iğrenç bir durum olduğunu bir kez daha kavramış bulundum. Küçücük bir umut ışığı arıyorlardı o insanlar, minicik bir ışık...
Tarihi ve İkinci Dünya Savaşı'nda olanları bilsem de kitabı okurken değişsin istedim. 3792 tutsaktan bahsediyoruz (syf. 253), 8 Mart 1944 gecesi... Küller savrulup Birkenau'ya dönüyor krematoryumlardan. İnsanlar ölüme marşlarını söyleyerek gidiyorlar. Sahiden zor.
Kitabı henüz bitiremedim, aylardır -belki üç aydır- okuyorum ve bitirmeye, okumaya gönlüm el vermiyor. Arada kaç tane kitap bitirdim, bunu bitiremiyorum. Neden bu kadar etkilendiğimi ve drama queen'e bağladığımı da kavrayamamakla birlikte, burada sonlandıracağım. Belki bitirdiğimde birkaç bir şey daha ekleyebilirim.