Avrupa Birliği'ni Anlamak

John P. McCormick

Avrupa Birliği'ni Anlamak Sözleri ve Alıntıları

Avrupa Birliği'ni Anlamak sözleri ve alıntılarını, Avrupa Birliği'ni Anlamak kitap alıntılarını, Avrupa Birliği'ni Anlamak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Egemenlik bölgedeki kontrolü elinde tutan kurumlardadır ki demokratik sistemlerde bu yasama, yürütme ve yargı organlarıdır. Teorik olarak bir egemen gücün yasal sınırlaması yoktur. Sadece ahlaki ve pratik sınırları vardır. Egemenliği altındakilerin izin verdiği kadar ve pratik olarak kararlarını uygulayabileceği kadar güç kullanabilir.
Sayfa 55 - BB101 YayınlarıKitabı okudu
Dünyanın çok az yerinde devlet yönetimi ve prestiji Avrupa'daki kadar sert bir sınavla karşılaşmıştır. Yüzyıllar boyu süren çatışmalar ve iki dünya savaşıyla zirveye tırmanan gerilim milliyetçiliğin doğurduğu tehlikeleri terk etmenin gerekliliğini ve devletlerarası dayanışmanın âciliyetini vurgulamıştır. Soğuk Savaş politik bölünmeyi artırdığında pek çoğu, devletlerin diğer devletlerle şiddet dengesini kuramadığı sürece vatandaşlarının güvenliğini garantileyemediğini görmüştür. Süper güçlerin politik ve ideolojik yarışlarında arada kalan Avrupa'nın, batısı ABD'nin liderliğini izlemek zorunda kalırken, doğusu Sovyet Bloku'nda sıkışıp kalmıştır.
Reklam
BİLGİ EKSİKLİĞİ VE AVRUPALILAR
Avrupa Komisyonu, AB'nin vatandaşları için ne kadar gerçekçi olmasını sağlamaya uğraşırsa uğraşsın; Avrupa Komisyonu şeffaflığin öneminden ne kadar söz ederse etsin bir kritik gerçek varlığını korumaktadır: ortalama Avrupalı AB'nin nasıl işlediği konusunda çok az şey bilmektedir. (Ortalama Avrupalı ulusal devlet sisteminin de nasıl işlediğini bilmemektedir fakat AB konusundaki bilgi yoksunluğu daha ciddî düzeydedir). Sorun 1990'ların başından beri Avrupalıların, AB ve politikaları hakkında ne kadar bilgi sahibi olduklarının sorulduğu Eurobarometer anketlerinde gün yüzüne çıkmaktadır. 2000-06 arasında sonuçlar tutarlı bir şekilde Avrupalıların sâdece %25'inin 'çok' ve oldukça çok' şey bildiğini, %50'nin 'çok az' şey bildiğini %20'nin ise 'neredeyse hiçbir şey bilmediğini' göstermektedir. En çok bildiğini düşünenler arasında yöneticiler, üniversite mezunları, medyayı düzenli kullananlar ve 25-54 yaş grubunda olanlar bulunmaktadır. En düşük seviyede bilgiye sâhip olanlarsa fiziksel olarak çalışan işçiler, emekliler lise ya da daha düşük eğitime sâhip olanlardır. Azalan sırayla Lüksemburglular, Danimarkalılar, Hollandalılar, Avusturyalılar, Slovaklar ve İsveçliler en fazla bilgiye sahip olduklarına inanırken İtalyanlar, Belçikalılar, Bulgarlar, Fransızlar, İspanyollar, Macarlar ve Britanyalılar en az bilgiye sâhip olduğunu iddia edenlerdendir. AB karşıtı Danimarkalılar kendilerini iyi bilenler grubunda görürken Fransızların pek bilmeyenler grubunda olması ilginç bir sonuçtur.
Sayfa 184Kitabı okudu
AVRUPA BİRLİĞİ FEDERASYON OLABİLİR Mİ?
Avrupa entegrasyonuna en içten bağlılık gösterenler günümüz Avrupa devletlerinin federal Avrupa Birleşik Devletleri içinde Amerika'daki eyâletler ya da Almanya'daki Lander yönetimleri gibi bir yapıya ve güce kavuşmasını istemektedirler. Bunun gerçekleşebilmesi için en azından öncelikle doğrudan seçilen bir Avrupa yönetimi, bir ana yasa, ortak vergi sistemi, ortak para birimi, ortak ordu ve AB kurumlarının dış ilişkilerde üye ülkeler adına tam yetkiyle hareket edebilmesi gerekmektedir. Ancak bu ölçekte bir güç odağı değişimine karşı politik direniş büyük ölçekte olacaktır ve federal Avrupa gerçekleşene kadar entegrasyon sürecinin nereye kadar varabileceği tartışmalıdır. Kendini tam olarak federasyon olarak ilân etmemiş olsalar da Arjantin, Britanya, İspanya ve Güney Afrika gibi federal sistemin bazı özelliklerini taşıyan pek çok yarı federal devletler vardır. Pek çok yönden AB de bu listeye eklene bilir. Avrupa federalizminin ABD, Hindistan ya da hatta Almanya modellerine benzemesi için bir sebep yoktur (ki benzese bile ne olur).
AVRUPA BİRLİĞİ - TÜRKİYE: DİN SORUNU
Ama en önemlisi -genelde söylenmez- Türkiye'nin muhtemel üyeliği konusundaki kaygılar din temellidir. Türkiye İslâma laik ve Batı temelli yaklaşsa da Müslüman bir devlettir. 76 milyon Türk-Müslümanı Hıristiyan kimliğini çok sık vurgulayan bir kulübe entegre etmenin potansiyel zorluğunu herkes bilmektedir. Ayrıca AB kendi içinde var olan Müslüman azınlıkla mücadele etmektedir. Türkiye (Arnavutluk gibi) küçük, fakir ve Müslüman olsa daha az sorun çıkartırdı fakat boyutları ve nüfusuna bakılırsa Almanya'dan sonra AB'nin ikinci büyük devleti olmasını sağlayacaktır. Tüm bunların sonucundaki şüpheler Avrupa kamuoyunu ve siyasetini bölmektedir. Türkiye'nin üyeliğinin sağlayacağı fırsatlar yerine çıkaracağı zorluklar göz önüne alınmaktadır. Fırsatlar arasında büyük bir piyasa ve işgücü havuzu, Avrupa'nın Orta Doğu ve İslâm dünyasıyla ilişkilerini güçlendirmede Türkiye'nin önemi sıralanabilir (daha fazla bilgi için bkz. Morris, 2005).
AVRUPA BİRLİĞİ - TÜRKİYE MÜZAKERELERİNİN TARİHİ
Avrupa'nın sınırlarını tanımlarken ve AB genişlemesinin sınırlarına karar verirken Türkiye tartışmada özel bir yere sahiptir. Avrupa Topluluğu 1963 kadar eski bir dönemde Türkiye'nin üyeliğinin mümkün olduğunu onaylamıştır. Aynı yıl Türkiye, Topluluk'un ortak üyesi olmuştur. 1987'de tam üyeliğe başvurmuştur. Aralık 1995'te AB ve Türkiye arasında gümrük birliğı yürürlüğe girmiştir. 1999'da resmi olarak başvurusu tanınmıştır. AB ile görüşmeler ise 2006'da açılmıştır. Bir dizi zor soru suları bulandırmış ve bunların en basitlerinden birisi Türkiye'nin bir Avrupa devleti olup olmadığıdır. Eğer AB üyesi Kıbrıs [Rum Kesimi] Avrupa ülkesi ise en azından coğrafî açıdan Türkiye de öyledir.
Reklam
Avrupalı bir dünyada yaşıyoruz. Dünya çeşitli kültürlerden oluşuyor ama bunların çoğunluğu geçmişte mutlaka Avrupalı bir güç tarafından sömürülmüştür. Günümüz insanları Avrupa politik ve kültürel geleneğine dayanan ya da bu geleneğin norm ve değerlerinden etkilenmiş toplum sistemleri içerisinde yaşamaktadırlar. Amerikalı siyaset bilimci Lucien Pye (1966) tarafından tanımlanan 'dünya kültürü' her ne kadar etkin bir şekilde ABD (ki ABD'nin kendisi Avrupa kültürünün bir ürünüdür) tarafından tanıtılsa ve ihraç edilse de kökeni Avrupa'ya dayanmaktadır. 'Batılı' dendiğinde aklımıza kolayca 'Avrupalı' gelebilir. Bunlara rağmen Avrupa fikrini açıklamanın çok zor olması ironiktir. Politik ve kültürel özelliklerini (ulusal kimliklerin birikimi olmanın ötesinde) tanımlamak çok zordur. Coğrafî sınırları tartışmalıdır ve Avrupa'nın neyi temsil ettiği konusunda çok az fikir birliği vardır. Avrupalıların yüzyıllar boyunca bir araya gelmesini sağlayacak pek çok olay olmuştur ancak bir o kadar da bölünmelerine yol açan olay gerçekleşmiştir. Ortak tarih tecrübeleri çok azdır ve pek çok farklı dili konuşmaktadırlar. Kendilerini dünyada gördükleri konumlar farklıdır. Sinir bozucu bir sıklıkta aralarında savaşlar olmuştur ve politik dalgalanmalara paralel olarak Avrupa haritası sürekli değişiklik göstermek zorunda kalmıştır.
AB EKONOMİK ENTEGRASYONU NEDİR?
Diğer şeylerin yanısıra ekonomik entegrasyon insanların ve malların gümrük geçişinde kontrollerinin kalkması, uyuşturucu ve terörist hareketlerinin kontrol edilememesi, dolaylı vergilerin seviye standartlarında fikir birliğine varılması, binlerce mal ve hizmette teknik standartların uyumlu hâle getirilmesi, tüketicinin korunması için düzenlemelerin yapılması, mesleki niteliklerde fikir birliğine varılması, Avrupalıların başka bir AB devletine taşındıklarında sermâyelerini ve emekli maaşlarını birlikte götürebilmesi, Avrupa pazarının ortak girişimlere ve şirket devirlerine açılması (ve denetlenmesi), Avrupa çapında ulaşım ve enerji nakil ağlarının geliştirilmesi, Avrupalıların birbiriyle elektronik haberleşme imkânlarının hazırlanması, çalışma şartlarına ortak yaklaşımın sağlanması, ticaretin engellenmemesi için daha fakir olan kırsal ve şehir kesimlerinin geliştirilmesi, etkin ve âdil bir tarım sektörünün oluşturulması anlamına gelmektedir.
Sayfa 281Kitabı okudu
AB’NİN KENDİ GPS PROJESİ: GALILEO
AB ayrıca ABD'nin işletimindeki GPS'ten (küresel konumlama sistemi) bağımsız alternatif Galileo adında yeni bir sistem geliştirmeyi planlamaktadır. GPS ABD tarafindan askeri amaçlı geliştirilmiştir ve ABD sinyali azaltma ve savaş dönemlerinde kullanımı kapatma hakkına sahip olduğu için AB'nin alternatif geliştirmesini gerektiren yeterli nedeni vardır. Galileo GPS ile aynı düzeyde olup sivil kullanım için tasarlanmakta ve otonom olarak kullanılma kapasitesini bulundurmaktadır. Pek çok AB üyesi olmayan Çin ve Hindistan gibi devletler projeye katılmıştır ve Avustralya, Brezilya, Kanada, Japonya, Meksika ve Rusya gibi devletler de gelecekte katılmaktan bahsetmektedirler.
Sayfa 259Kitabı okudu
AB’DE UZLAŞMA
Demokratik bir toplumda tüm politikalar uzlaşmaya bağlıdır. Bireyler her şeyi kendi doğrularına göre yapamazlar çünkü her zaman mutlaka problemin analizine ve en iyi çözüm yoluna karşı çıkacak diğer bireyler vardır. Çoğunlukçu siyasî partilerin olduğu üniter yönetim sistemlerinde (Britanya, Portekiz, İspanya gibi) uzlaşmaya neredeyse ihtiyaç yoktur. Tek partinin hâkim olduğu ulusal hükûmette yetki tek merkezdedir. Belçika ve Almanya gibi ulusal ve yerel yönetimlerin yetkileri paylaştığı federal sistemlerde ve koalisyonların yönettiği üye devletlerde (Bulgaristan, Finlandiya, Macaristan) uzlaşmaya daha fazla ihtiyaç duyulur. AB gibi yetki yapısının tam olarak tanımlanmadığı, politik ilişkilerin evrimini sürdürdüğü, 'hükûmetin' üye devletlerin temsilcilerinin koalisyonundan oluştuğu bir politik sistemde tüm politika süreci uzlaşma ekseninde dönmektedir.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
AB KURUMLARI: SONUÇ
Avrupa Birliği başlangıcından beri geniş bir yönetim ağı kurmaktadır. Bu ağın sorumlulukları arasında genel ve detaylı politik kararlar almak; kanunlar benimseyip geliştirmek; üye devletlerin kanun ve politikaları uygulamalarını denetlemek; bu kanun ve politikaların anlaşma metinlerine ve ruhuna uygunluğunu garanti altına almak; çevre, ulaşım, tüketici hakları ve polis işbirliği gibi pek çok alan vardır. Pek çok yönden konfederasyon yönetim sisteminin standart tanımına uyan özellikleri vardır: Üye devletlerin lehine ağır basan ortak ve bağımsız yetkileri olan, üye devletlerin yönetimleriyle kendi genel yönetim sistemi birlikte var olan bir yapıdır. Avrupa Parlamentosu dışında AB vatandaşlarının hiçbir AB kurumuyla ilişkisi yoktur. Bunun yerine ulusal hükûmetleri aracılığıyla ilişkiye geçerler.
Sayfa 175Kitabı okudu
GÜNÜMÜZ AVRUPA BİRLİĞİ’Nİ AÇIKLAMAK
AB günümüzde uluslararası bir örgüt ile bir devlet arasındaki doğrunun bir yerindedir. Bu iki noktadan sonrakine yaklaşırken öncekinden uzaklaşmaktadır. Ancak bu doğru üzerindeki tam konumu tartışma konusudur. Daha önce de belirtildiği gibi AB, hükümetlerarası bir örgütün üyeliğin gönüllülüğe bağlı olması, üye ülkelerle egemenlik dengesinin paralellik göstermesi, karar sürecinin fikir paylaşımına dayanması, AB işlerini yönlendiren prosedürlerin zorlama yerine rızaya dayanması gibi tipik özelliklerinin çoğunu taşımaktadır. Aynı zamanda devletin özelliklerini de taşımaktadır: uluslararası tanınmış dış sınırlarının olması, bütün üye ülkelerin tâbi olduğu hukuk sisteminin olması, Avrupalıların hayatlarını etkileyen otoriteye sâhip idarî kurumlarının olması, güç ve sorumluluk dengesinin çoğu siyasî alanda Avrupa düzeyinde ele alınması, ticaret gibi bazı alanlarda AB'nin tek bir birim olarak işlemesi gibi.
SOSYAL VE PSİKOLOJİK ENTEGRASYONUN ZORLUĞU
Turizm amaçlı teknik bariyerlerin kalkması ve dil eğitiminin desteklenmesi serbest dolaşıma katkıda bulunmaktadır. Günlük yaşamdan kaynaklanan farkların doğurduğu sosyal ve psikolojik bariyerler konusunda entegrasyonun yapabileceği pek bir şey yoktur. Amerikalılar bir eyâletten diğerine iş aramak için ya da hayat kalitelerini artırmak için gittiklerinde günlük rutinleri çok değişmez: aynı mağazalar, aynı bankacılık sistemi, aynı para birimi ve aynı televizyon programları gittikleri yerde onları karşılar. Aynısını Avrupalılar yaptığında sâdece farklı diller değil, yeni normlar ve kurallar, farklı sosyal gelenekler, farklı trafik tabelaları ve kuralları, ev almak ya da kiralamak için farklı prosedürler, trafik sigortası ve banka hesabı için farklı işlemler ve yerel süpermarket zincirlerinin raflarında hiç tanımadıkları ürünler karşılarına çıkacaktır. Amerika'da bir aile için yerinden ayrılıp yüzlerce kilometre uzağa gitmek zor bir deneyim olabilir ama AB'de kültürel uyum çok daha zordur. Danimarka'ya taşınan bir İtalyan ya da Macaristan'a taşınan bir İsveçli gittikleri yerde işlerin nasıl yürüdüğünü er geç öğrenebilir ama AB kanun ve politikalarının bu konuda sağlayabileceği kolaylıklar sınırlıdır.
Sayfa 194Kitabı okudu
AVRUPA BİRLEŞİK DEVLETLERİ DÜŞÜNCESİ (1948-55)
Çoğu Avrupalıya göre barışın önündeki en büyük engeller milliyetçilik ve ulus-devlettir. İkisi de savaş sonunda kredisini tüketmiştir. Bölgenin geleceği açısından ekonomik yapılanma ve askeri güvenlik kritik olduğu gibi Avrupalıların daha önce hiç başaramadıkları kadar birlik ruhuna ve ortak hedeflere ihtiyaçları vardı. Tüm dikkatler hâlâ Avrupa'nın hâkim gücü olan ve Nazizme karşı savaşta önderliği ele alan Britanya'nın üstündeydi. 1942-43'te Winston Churchill anlaşmazlıkları Yüksek Mahkeme'nin çözdüğü, ortak ordusu olan, insanlarının serbest dolaşım hakkının olduğu, ticarî engellerin azaltıldığı ve 'Avrupa Konseyi' tarafından yürütülen bir 'Avrupa Birleşik Devletleri' kurulmasını önermiştir (Palmer, 1968: 111 den alıntı). Aynı öneriyi 1946 Zürih konuşmasında da yapmıştır ama bu yeni oluşumun Fransa ve Almanya çevresinde gerçekleşmesini istediği ve Britanya'yı içermesi düşüncesini desteklemediği bilinmektedir. Savaştan önce Churchill Britanya'nın 'Avrupa ile birlikte olduğunu ama bir parçası olmadığını; Avrupa ile ilgili ve bağlı olduklarını ama ona mesafeli durduklarını' söylemiştir (Zurcher, 1958: 6).
Sayfa 109Kitabı okudu
Avro bölgesi son krizlerin artçılarından kurtulmaya çalışırken her ne olursa olsun ortak pazar AB'de yaşayan herkesin ve AB ile ticaret yapan tüm ortakların hayatın da geniş çaplı ve geri dönülmez etkiler yarattı. Yeni refah ve fırsatların oluşturulmasında pek çok yenilikler yarattı. Avrupa'yı yıllardır bölen engellerin çoğunu yıktı. Avrupa çapındaki ekonomik bağların yolunu açarak ulusal farkları ortadan kaldırıp dünya sahnesinde yeni ve güçlü bir aktör olan Avrupa fikrini güçlendirdi.
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.