Oldest Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı Posts
You can find Oldest Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı books, oldest Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı quotes and quotes, oldest Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı authors, oldest Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı reviews and reviews on 1000Kitap.
Kitabımızın yazarını dünyaya tanıtan bence " GÜLÜN ADI " adlı eseridir. Umberto Eco bir semiyoloji profesörüdür yani hastalıklara tanı koyma hekimi..fakat onun başka eşsiz tarafı da dil konularına ve rahatsızlıklarına tanı koymasıdır..Yazarımız bu kitabın da ulusal değil de uluslararası mükemmel dil arayışında yani Adem dili denen tek ve ilk dil düşüncesine ulaşma gayreti..sonuç olarak biraz filoloji ile ilgilenenlere yakın bir kitap ...
Amerika' daki bazı felsefe bölümlerinde belirtildiğinin aksine, felsefe yapmak için felsefe tarihinden yararlanmak gerekmediği doğru değildir. Bu, Raffaello' nun hiçbir tablosunu görmeden ressam olunabileceğini ya da klasikleri okumadan yazar olunabileceğini söylemek gibi bir şeydir. Kuramsal olarak mümkündür bu; ancak geçmişi bilmemeye mahkûm edilmiş olan primitif sanatçı bu niteliğini her zaman açığa vurur ve o yüzden nahif (Naif olmalı, çeviri hatası.) olarak adlandırılır. Atalarımızın neler yapmış olduğunu yeniden okumak, yalnızca arkeolojik eğlence değil, daha çok bir bağışıklık önlemidir.
İlgilisi için çok ayrıntılı, konuya derinlemesine giren, tatmin edici bir kitap. Ancak uyarayım yer yer dili çok teknikleşiyor ve dilbilim terminolojisiyle yazıyor. Anlamak güçleşiyor. Konunun felsefi yanını felsefe, mantıkî yanını mantık, hatta matematiksel konuları matematik diliyle yazmış; okumak ciddi bir zihin emeği ve mesai gerektiriyor. Bunda da çeviri sorunları var. Türkçede olmayan cümle kurumları ve ifade kalıpları var. Başka bir Eco kitabında da (Başka çevirmen, başka yayım evi.) aynı sıkıntılar vardı. Acaba İtalyancadan Türkçeye çeviride ya da Eco' nun dilini çevirmede aşılamayan karakteristik sıkıntılar mı var?
(II. Friedrich), hiç kimseyle hiçbir şey konuşmaksızm yetişen çocuk ların, ergenliğe vardıklarında hangi dili ve lehçeyi konuştuklarını sınamak istedi. Ve bu yüzden dadılarla sütannelere, bebeklere süt vermelerini ve onlarla konuşmamalarını emretti. Aslında, çocukların ilk dil olan İbranice’yi mi, Yunanca, Latince ya da Arapça’yı mı, yoksa onları dünyaya getiren anne babalarının dilini mi konuştuklarını bilmek istiyordu. Ancak çabaları sonuç vermedi; çünkü çocukların ya da bebeklerin hepsi ölüyordu.