Yağmurun ardından, sözleşmiş gibi hep birden fırlardık sokağa. Sokağın boş arsasını gürültümüzle doldurur, açan güneşin altında, yüzümüz gözümüz kızarıncaya kadar, koşar, koşar, evlerde geçen boz rengi saatlerin acısını kusar çiğnerdik sanki ayaklarımızın altında.
Geceye karışan nemi soludukça kocasının yanındaki yirmi yıllık yerini başka bir kadının aldığını ansıyacak, yorganını altında sağa sola döndükçe öksüz ayakları, üşüyen sırtı boş yere kocasının ayaklarını ellerini arayacaktı.
Dudakları kenarında saklayamadıkları bir acıma cizgisi, bakışları sorunlarla dolu, onların kendisine çevrilen yüzlerini karşısında görür gibi oldu. Duyduğu sıkılganlıkla adımları ağırlaştı.
Baktılar, gürültülerden çok uzaklardaydı Dursun ile Zeynep. Solukları duyulmadan uyuyorlardı. Uykularında bile konuşan bir sokuluşları vardı birbirine.
Sayfa 38 - Cumhuriyet Kitapları 10.Baskı Ekim 2004 "Hovarda" adlı öyküden