O anda anladığım bir şey var, insanın kendine hayran olabilmesi için başkalarının en az bir kez ona hayran olması gerekir.(…) Adalet yok. Hiçlikte eşitlenebiliyoruz yalnızca.
“Sevmek” nasıl bir şeydi? Gerçekten sevmek? Eksiksiz sevmek? İnsan bunu anlayabilir miydi? Yoksa anladığını düşündüğü her durum bir yanılgıdan mı ibaretti? Aşk denilen şey, herhangi bir yakınlığın, özel vurgular katılarak abartılması mıydı?”