Okumaya başladığım anda bu yazarı daha önce okumadığıma hayıflandım açıkçası. Nasıl olur da daha çok tanınmaz, bir çok klasik kitaptan daha tatmin edici bir hikaye . 40 yaşından sonra resim tutkusunun peşine takılan ve işini, evini, ailesini bir kalemde silen eski borsa simsarı Strickland karakteri bencil ve aşağılık bir adam olarak karşınıza çıkıyor ama kitabın sonunda empati kurup Ona hak vermeden edemiyorsunuz. Kitapta ilk izlenimci ressamlardan olarak tanıtılan bu kurgu karakter bence ilk minimalistlerden de olabilir. Sosyal kuralları ve yapmacık insanları, insan ruhunu daraltan şehir ve iş hayatını bırakıp kendine sade bir hayat seçmiş. Bu ağırliklarindan kurtulunca da en güzel resimlerini yapmış, dehasını ortaya çıkarmış.Modern insanın Strickland den öğrenecekleri var. Altı peniyi yerden almaktansa ayın güzelliğine bakmayı tercih etmiş. Standart okur için geç kalmış bir okuma.