Dilimin tespihi, sözümün mührü oldu yıllardır, "Aşk olsun." duası. Ve bana bu dua ile seslenenlere mukabele ettim, "Aşkınız yüzünüzde cemal bulsun." ve dahi "Hak aşkınızı artırsın." dedim, niyaz ettim senelerce. Ve ne mutluyum ki şimdi de...
Burada zaman çetin; bastığım toprak üşür,
Rüzgâr bağrımı yarar, ben sana yaslanırım.
O hayalin dilimde memleket türküsüdür;
Sevincinle yoğrulur, hüznünle ıslanırım.
Hakan İlhan Kurt
Saadet de ecel gibi değil mi? Seni, ne zaman nerede bulacaklarını bilemez ve kestiremezsin. Felaketin de olabilirler feragatin de. İkisinde de bir endişe duyarsın fakat beyhude. Ve tüm sözcükleri kendi haline bırakıyorum. Doğrulup gassalın kulağına fısıldıyorum: ‘’ Kim bilir, belki de ecel saadetin ta kendisidir.’’
Sözcüklerin kısır döngüsündeyim. Hangisinin manasına baksam, bana hiçliğimi hatırlatıyor. Hangisini kalemime dolasam hasret, hüzün ve nihayetinde sükûnla baş başa kalıyorum. Hiçbir şey ait olduğu yerde değil. Çiçekler, mevsimler, kitaplar, erkekler ve kadınlar…